15 Aralık 2015 Salı

Peugeot 208 Seçim Rehberi. "Dizel Otomatik" mi "Benzinli Otomatik" mi?


Peugeot 208 1.6 e-HDi ETG6
İlk başta hedefim makyajlı 208'i kuru kuru tek başına test etmekti. Peugeot Türkiye ile mat boyaya sahip dizel otomatik Peugeot 208 için test programı organize ettik. Daha sonra, Autocar'da da turuncu 208'i test alacağımızı öğrendim. (Bilmeyenler için sanırım tam burada Autocar Türkiye'nin de editörü olduğumu belirtmeliyim.) Hem de tarihler öyle bir denk gelmişti ki mat 208 ile turuncu 208 tek geceliğine aynı anda bende olacaktı.
Peugeot 208 1.2 PureTech ETG5 & Peugeot 208 1.6 e-HDi ETG6
İki otomobilden birisi dizel otomatik diğeri benzinli otomatik seçeneğine sahipti. Donanımları da birebir aynıydı. Hal böyle olunca işi karşılaştırmaya dökmeye karar verdim ve hemen telefona sarıldım. Gece fotoğraf çekimi Boray'a müsait olup olmadığını sordum. Sonra, ortaya yine harika kareler çıktı.
İkisi de Peugeot 208. İkisi de otomatik şanzımanlı. İkisi de aynı donanım seviyesine sahip. Tek farkları birinin dizel, diğerinin benzinli olması. 
"Dizel Otomatik" vs "Benzinli Otomatik" savaşını başlatmadan önce, makyajın getirdiklerinden biraz bahsedeyim.

Makyajla birlikte 208'in ön ve arka aydınlatma grubunun iç desenleri yenilendi. Arka stoplar, Peugeot ailesinin diğer üyelerinde de bulunan aslan pençesi desenine kavuştu. Yeni stopların hava kararınca şov yaptıklarını belirtmeme sanırım gerek yok. Bu arada, tamponlar da dış tasarımda elden geçirilen noktalar arasında.
208'de makyajın getirileri dış mekanda yeni ön & arka tampon ile iç desenleri değiştirilen aydınlatma elemanlarından ibaret.

3 Aralık 2015 Perşembe

Bonus İle MTV Ödemelerinizi Taksitle Yapın

Araç sahiplerinin yükümlü olduğu ödemelerden bir tanesi de Motorlu Taşıtlar Vergisi’dir. Her yıl Ocak ve Temmuz ayları içerisinde ödenmesi gereken bu vergi, hayatın yoğunluğu ve iş temposu nedeniyle kimi zaman akıldan çıkabiliyor ve atlanabiliyor. Elektrik, su, doğalgaz, kredi kartı borçları gibi temel harcamaları otomatik ödemeye alarak takibini sağlama şansı var, ancak araç vergisi kimi zaman unutulabiliyor ya da ertelenebiliyor. Bu sorunu yaşamamak için, önümüzdeki ayki ödeme planınıza MTV ödemenizi şimdiden dahil etmenizde fayda var. Çünkü Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin ilk taksitini Ocak ayı bitinceye kadar yatırmanız gerekiyor.


MTV ödemeleri, Ocak ve Temmuz ayında iki taksitle yapılıyor. Ancak bazı bankaların cazip avantajlarıyla Motorlu Taşıtlar Vergisi’ni ek taksitlerle ödeme imkanınız var. Bunların başında gelen Garanti Bankası, MTV ödemelerini 3 taksitle ödeme avantajı sunuyor. Bonus kredi kartı sahibiyseniz, Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesi gib.gov.tr'den, Garanti internet şubesinden, Garanti.com.tr'den, 444 0 333 Alo Garanti veya cep şubeden Motorlu Taşıt Vergisi’ni ek taksit imkanlarıyla ödeyebilirsiniz.

Peki, ödeyeceğiniz tutar ne kadar olacak? TÜİK'in açıklamalarına göre MTV tutarları bu yıl da artış gösteriyor. TÜİK’ten gelen enflasyon rakamlarına göre, MTV tutarlarında bu yıl yüzde 5,58’lik bir artış söz konusu. Bu durumda 1-3 yaş grubunda motor silindir hacmi 1300 cm³'e kadarki otomobillerin MTV değeri 624 lira olurken, 1301-1600 cm³ arasındaki otomobillerin vergisi 999 liraya çıkıyor. Motor hacmi 4001 cm³'ün üzerindeki arazi araçlarının vergisi ise 22 bin 717 lira olacak. 

Aracınızın MTV ödemesinin ilk kısmını Ocak ayında yapmayı unutursanız, gecikme zammına tabi tutulabilir ve her ay için uygulanan aylık %2,5 gecikme zammıyla daha yüksek tutarlar ödemek durumunda kalabilirsiniz.


MTV verginizi uzun vadede ödemek istiyorsanız, Bonus’un taksitli ödeme fırsatından siz de yararlanabilirsiniz. Bonus kredi kartının Motorlu Taşıtlar Vergisi’ne özel taksitli ödeme seçenekleri ve diğer MTV ödeme seçenekleri hakkında detaylı bilgi almak isterseniz bonus.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

*Bu, bir advertorial içeriktir. 

21 Kasım 2015 Cumartesi

Hyundai i20 Coupe. Mahallenin Yakışıklısı.

Hyundai i20 Coupe 1.4 MT
Türkiye'de tek motor, iki şanzıman ve tek donanım ile satılan Hyundai i20 Coupe, manuel şanzımanlı versiyonuyla test konuğum oldu. Bakalım i20 Coupe, 5 kaplı kardeşi o gibi İçimizden Bir"i" olmaya mı devam ediyor yoksa yakışıklı bir jön olup bizi çoktan unutmuş mu?

Hyundai i20 Coupe'yi sevdim, çünkü...

...dış tasarımı şahane.

Siz ne düşünürsünüz bilmiyorum, ama Hyundai i20 Coupe'nin dış tasarımı benim oldukça hoşuma gidiyor. Ön yüz ilk bakışta hatchback karoserle birebir aynı gibi gözükse de birkaç saniye sonra aslında tek benzerliğin ön farlar ve Hyundai logosu olduğunu anlıyorsunuz. 

i20 Coupe ön tamponu ile 5 kapılı kadeşinden ayrılıyor. 
Ön yüzde ızgara, tampon ve sis farlarının tasarımı Coupe'ye özel. Arka kısımda ise, daha basık stoplar, dar arka cam, spoyler ve farklı arka tampon Coupe'yi tamamlıyor.
5 kapılı i20'de de bulunan C sütunundaki siyah şerit, Coupe karosere uygun olarak bu sefer daha basık bir tasarıma sahip.
...günlük kullanım için ideal. 

İç mekan i20 ile birebir aynı. Tüm kumandalar ve ekranlar ergonomik bir şekilde yerleştirilmiş. Klima ve radyo arayüzü basit tutulmuş. Kullanım adına iç mekanda zaten bi' sorun yoktu, Coupe karoserin bazı kullanışlı olmayan öğeleri de yapılan tasarım oyunlarıyla en aza indirgenmiş.

İç mekan i20 ile birebir aynı. 

19 Kasım 2015 Perşembe

Citroën C4 Picasso. Baba Olmak İsteyeceksiniz.

Citroen C4 Picasso 1.6 BlueHDi EAT6
Daha uzun ilişkilerde bile başarılı olamamışken baba olmaya en azından şimdilik pek niyetim yok. Daha doğrusu, yoktu. Citroën C4 Picasso'yu kullanana kadar yoktu.

Citroën C4 Picasso ile çok değil, dört gün geçirdikten sonra ise, baba olma aşkım kabardı. Otomobilin tüm koltuklarının aile üyeleriyle dolu olduğu uzun yolculuklara çıkmayı hayal ettim. Bu sırada bize eşlik eden otomobilin de Citroën C4 Picasso olduğunu.. Ya da sadece Picasso satın almak için bahane uyduruyorumdur. Bilmiyorum. ;)
Makyajın getirilerinden birisi LED yeni stoplar.
Picasso’yu sevdim, çünkü…

...bugüne kadar kullandığım en ferah otomobil o.

Geniş yan cam yüzeylerinin yanı sıra Picasso sürücüsüne çok iyi davranıyor. Panoramik ön cam başınızın üstüne kadar uzanıyor. Bir başka deyişle, otomobili sürerken Cabrio sürermiş gibi hissediyorsunuz. Görüş alanınızda tavandan bir parça bulunmuyor. Benim gibi açık hava meraklısı sürücüler bu duruma bayılacaklar.
C4 Picasso'nun panoramik ön camı o kadar geniş ki İzmir'in simgesi Hilton'u bile kesintisiz görebiliyorsunuz. :)

15 Ekim 2015 Perşembe

#BloggerStajda - Mercedes-Benz Türk'te Staj. Zorlu ve Öğretici Bir Okul.

Blogu en az bir yıldır takip ediyorsanız, yaz aylarında otomotiv sektörünün çeşitli departmanlarında staj yaptığımdan haberdarsınızdır. Otomotiv sektöründe ilerletmeyi kesinleştirdiğim kariyerim öncesi, öğrencilik hayatımın sürdüğü her yaz kendime en uygun departmanı belirlemek adına farklı departmanları deneyimlemeye çalışıyorum.

Bu doğrultuda, 2014 yazındaki hedefim kurumsal iletişim departmanıydı. Kurumsal İletişim madalyonunun marka yüzünü Toyota Türkiye'de, ajans yüzünü ise Volvo Car Türkiye'nin iletişim çalışmalarındaki ortağı bernaylafem'de deneyimledim. Son derece verimli ve başarılı geçen bu iki stajın ardından, hedefimi Otomotiv Sektöründe Pazarlama Departmanı (hatta, mevcutsa Dijital Pazarlama Departmanı) olarak belirledim.

Mercedes-Benz Türk Staj
Bu çerçevede 2015 yazında, Mercedes-Benz Türk Pazarlama İletişimi departmanında staj yaptım. Hafif Ticari Araç&Otobüs&Kamyon ağırlıklı olmak üzere Mercedes-Benz'in tüm ürün segmentleri için dijital pazarlamayı kapsayan pazarlama çalışmalarına entegre oldum. İlk başta bazı zorluklarla karşılaşsam da kazanılan deneyim açısından ilk iki stajım kadar doyurucu bir staj geçirebildim. 

Peki, neydi ilk başta yaşadığım bu sıkıntılar?


İK'nın son dakika sürprizi.

Mercedes-Benz Türk'ün meşhur kısa dönem stajyer&departman eşleştirme prosedürünü  buradaki staj olanaklarını webde ararken karşılaşmış olabilirsiniz. Hikayeyi bir de benden dinleyin.


Kısa dönem stajyerlerin staj yapacakları departman stajın ilk günü açıklanıyor. Küçük kıyamet de burada kopuyor.

Normalde uzun dönem stajyerlik (PEP) için mülakatlara girmiş, ancak hayatımdaki değişiklikler yüzünden uzun dönemi son anda kısa dönem staja çevirmiştim. Mülakatta, pazarlama departmanı ve mümkünse dijital pazarlama istediğimi belirtmiştim. İK tarafından da aksi bir cevap gelmemişti. Evet, staj yapılacak departmanın stajın ilk gün açıklanacağı gönderilen emaillerde bildirilmişti, ama staj günü Müşteri Hizmetleri/Yedek Parça gibi benimle ve kariyer hedeflerimle tamamen alakasız bir bölümüne yerleştirildiğimi öğrenmem küçük çaplı bir sinir krizi geçirmeme yetti. Ayrıca, departmanların neden son anda açıklandığını ve elimizin kolumuzun bağlandığına anlam veremedim. (Hala daha veremiyorum.) Sonuçta, zorunlu staj günlerimi doldurmak için değil, işi gerçekten deneyimlemek ve "Bana uygun mu?" sorusunun cevabını bulmak için buradaydım..

Departmanımı değiştirme sürecinde, staj yekilisinin yaptığı açıklamalardan birisi olan "Bizim uzun dönem stajyerlerimiz(PEP) var, aslında kısa dönem stajyerlere pek ihtiyacımız yok. Sırf siz zorunlu stajınızı yapabilesiniz diye kısa dönemi de açıyoruz." açıklaması karşısında ise, son derece üzüldüğümü ve şaşırdığımı belirteyim.. 

Her neyse, kurumsal bir şirketteki şirketteki ilk "büyük denizde küçük balık olma zorluğu"nu aşıp bir şekilde Pazarlama İletişimi & Dijital Pazarlama departmanına geçişimi sağladım.
Aslında, sırf bu "arkadaş"larla bile aynı ortamda çalışmak, yaşanılan tüm zorlukları unutturabiliyor :) 

4 Ekim 2015 Pazar

"Volvo Ocean Race Nedir?" diyenler için...

Volvo Ocean Race, dünyanın en zorlu açık deniz yat yarışı olarak biliniyor. Dakar'ın deniz versiyonu olarak da düşünülebilir. Ayrıca, dünyanın en uzun soluklu spor müsabakası ünvanına da sahip. 

Üç yılda bir koşulan VOR, yaklaşık 9 ay(!) sürüyor. Yarış sahası olarak ise, tüm dünya kullanılıyor. 
En son koşulan 12. yarış Ekim 2014'te İspanya'dan start aldı, Haziran 2015'te İsveç'te son buldu. Bu süre zarfında 5 kıtada toplam 10 limana uğranıldı. Bir başka deyişle takımlar, ortalama 20 günlük periyotlarla karaya ayak basmadı! Teknede hem yarıştılar hem de yaşamlarını sürdürdüler. 
Volvo Ocean Race 2014-2015 Rotası
Volvo Ocean Race'i keyifli ve zorlu kılan da aslında tam olarak bu. Doğayla tamamen barışık bir şekilde sporcular saf dayanıklılık ve disiplinleri çerçevesinde yarışıyorlar. Hem de oldukça zorlu koşullar altında...  
VOR 14-15'e bu Türkiye'den Alvimedica şirketi katıldı. İyi başladılar, ancak yarış sonunda podyumun gerisinde kaldılar...
Bu arada, Volvo Ocean Race'i kazanan takıma özel bir para ödülü verilmiyor, çünkü bu zorlu yarışı bitirmek, hatta dereceye girmek bile başlı başına en büyük ödül olarak kabul ediliyor.

Peki, Bir Otomobil Markası Neden Yat Yarışı Düzenler? :)

Pazarlamanın temel koşullarından birisi, doğru kanaldan doğru hedef kitle ile iletişim kurmak. Çok sayıda insanla temasa geçmek önemli, ama bu kitlenin sizin markanız için doğru kitle olması daha önemli.

Yelken sporunu yapan ya da takip eden kişilerin belli bir maddi seviyenin üzerinde olduğu kabul ediliyor. Bir başka deyişle, bu kişiler otomobillerini premium markalardan alabilecek kadar varlıklılar. Yani, yelken ile alakalı kişiler Volvo gibi premium markaların potansiyel müşterileri arasında yer alıyor. Volvo'nun kendine doğru bir hede kitle seçtiğini doğruluyor.
İlk zamanlarda çıkan Volvo Ocean Race serisi otomobiller sınırlı sayıda üretilirken, bugün öyle bir durum söz konusu değil. Her Volvo Ocean Race yarışı için, Ocean Race Edition otomobillerin çeşitleri ve özellikleri yenileniyor. 
Ayrıca, yelken sporu çevreci ve doğayla barışık olması sayesinde Volvo'nun marka söylemindeki temel taşlara paralellik gösteriyor. Ayrıca, bu sporun maceracı yapısı ve sporcuların dayanıklılık özelliklerini zorlaması da Volvo otomobillerin temel özelliklerini yansıtıyor. Bu yüzdendir ki Volvo, gidip bir futbol takımına sponsor olmak yerine dünyanın en zorlu ve prestijli yelken yarışını düzenliyor..
Ocean Race serisi Volvo otomobillerde, Volvo Ocean Race ruhunu yansıtan dokunuşlar bulmak mümkün.
Futbol, ülkemizde açık ara egemen spor dalı olsa da dünyanın geri kalanında yelken yarışlarının önemli bir izleyici kitlesi var. Volvo Ocean Race de neredeyse Dünya Kupası kadar seyirciye sahip. (Yaklaşık 1.5 milyar izleyici)

Bu açıdan bakıldığında da Volvo Ocean Race'in markanın pazarlama ekibinin yüzünü güldürmeyi başarıyordur diye düşünüyorum.

--İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar--

Volvo XC60 ile Barel Bağları'nda Bağbozumu Festivali

Barel'de bağbozumu zamanı!
Yılın en değerli zamanındayız. Yok yok kendi adıma konuşmuyorum, doğum günüm geçeli çok oldu :)) İçinde bulunduğumuz zaman dilimi Türkiye'deki üzümler için çok özel. Ağustos sonu ve Eylül ayı, birçok üzüm çeşidi için şarap olma yolunda yeni bir yolculuğun başlangıcına işaret ediyor. Evet, bağbozumundan bahsediyorum. 

Süleymanpaşa Belediyesi, Trakya Bağbozumu ve Ekoloji Festivali'ni bu yıl ilk defa düzenledi. Festivalin açılışı Barel Vineyards'da yapıldı. Biz de bağbozumunu deneyimlemek için Barel Bağları'nın yolunu tuttuk.
Barel'e bizi getiren (Evet, yol boyunca gaz ve freni kendisi kontrol etti.) bu konforlu arkadaş, sınıfının en başarılı modellerinden birisi. Volvo XC60.
Bu arada, artık test etmediğim sadece tek bir Fransız crossoverı kaldığı, ancak Trakya Bağ Rotası'nda henüz keşfetmediğim daha birçok bağ evi olduğu için bir açılım yaptım. :) Bundan böyle bağ keşiflerinde Fransız olmayan crossoverlar da bize eşlik edecek. Bu sefer Volvo XC60 ile birlikteydik.


Barel Vineyards'ın arazisinin kapısından girdik, ama ilerleyemedik. :) Şaraphane'nin önündeki açıklıkta park halinde duran şahane klasik otomobilleri görünce iki dakika durup seyretmeden (ve de hayal kurmadan) olmazdı. Evet, festivale Klasik Otomobil Kulübü'nün de katılacağını biliyordum, ama açıkcası bu kadar özel ve çok sayıda klasiği bir arada göreceğimi düşünmemiştim. Bana da güzel bir sürpriz oldu. :)
Festival kapsamında Klasik Otomobil Kulübü de katılımcılar arasındaydı. 
Klasik otomobil şarhoşluğumuz dindikten sonra bağbozumu için geldiğimizi hatırlayıp bağların arasından yavaşça aşağıya kıvrılarak, bağların arasında gizlenen keyifli bağ evine ulaştık.


Tam zamanında gelmişiz, Barkın Bey ile birlikte Tekirdağ köfteleri bizi karşıladı. :) Kalabalık festival katılımcılarıyla birlikte karnımızı doyurup sonra bağbozumu için derhal bağların arasında daldık.

Festivalin gözlde çifti, Özlem Baran ikilisi bağbozumunda..

Ford Mondeo Test Sürüşü - #DireksiyondaBenVarım

Ford Mondeo 1.5 Ecoboost AT Titanium /// #DireksiyondaBenVarım

Geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda tatili fırsat bilip uzun zamandır okumak istediğim Seth Godin'in Purple Cow (Mor İnek) isimli pazarlama/kişisel gelişim kitabını okudum. Kitap, özellikle pazarlama alanında fark yaratan işler yapmanın önemini vurguluyordu. Bu farklı işleri yaparken ise, sizinle alakasız bir dolu insan yerine pazarlamanın temel ilkelerinden biri olan doğru kanaldan doğru hedef kitleyle iletişim kurmanın altı birçok kez çizilmişti.

İronik olarak, kitabı bitirdikten tam da birkaç gün sonra Akselerasyon'un facebook sayfasına gönderilen bir mesaj ile Ford'un #DireksiyondaBenVarım projesinden haberdar oldum. Kitapta okuduklarım birden hafızamda canlandı. Bu proje, sanki kitapta bahsi geçen Purple Cow'lardan birisiydi. :) Projeyi merak ettim, sıcak baktım, ve yeni Mondeo ile birlikte oldum.

Ford Mondeo 1.5 Ecoboost AT Titanium /// #DireksiyondaBenVarım

Peki, nedir Ford Türkiye'nin bu yeni projesi?

#DireksiyondaBenVarim projesi sayesinde siz otomobile gitmiyorsunuz, otomobil size geliyor. 


İlk önce internet üzerinden bir form doldurarak Yeni Mondeo'yu test etme isteğinizi bildiriyorsunuz. Ardından size ulaşan Ford Türkiye yetkilileriyle sizin istediğiniz bir lokasyonda ve saatte buluşma ayarlıyorsunuz. Otomobil size geliyor ve "Ford Marka Elçisi" ile birlikte teste başlıyorsunuz. Testin km'sini, parkurunu, süresini (ideali yarım saat) tamamen siz belirliyorsunuz. Showroomlardaki klasik testlerin kısıtlamaları burada pek yok. Ayrıca, marka elçisinin size satış yapmaktan ziyade sadece otomobili anlatmakla görevlendirildiğini belirteyim. Yani, satış görevlisinin satış baskısı "out", bir arkadaş gibi yol boyunca otomobil üzerine sohbet etmek "in".

Selfiesiz test sürüşü mü olurmuş!?! :)

İnternetten doldurulan formların yanı sıra, Ford Türkiye ekibi eski Ford sahiplerine de (bir daha Ford alması muhtemel insanlar) kendisi ulaşıyormuş. Bir başka deyişle, doğru kanaldan çok doğru hedef kitle ile gerçekten fark yaratan bir proje hayata geçiriliyor. Bu projenin İstanbul'dan önce pilot olarak İzmir'de uygulandığını ve satış tekelinde yüksek başarı kazandığını belirteyim. Anlayacağınız, kağıt üstünde başarılı görünen proje pratikte de başarılı olmuş durumda...


Projeyi beğendim, peki Yeni Mondeo nasıl?

Mondeo, D segmentinde ikamet eden bir model. Yani Passat, 508, Superb, Insignia gibi modellerle sıcak rekabet içinde. Tüm bu saydığım rakipleri bugüne kadar test etmeme rağmen Yeni Mondeo ile buluşmam birtakım sebeplerden ötürü gerçekleşememişti. Bu farklı test sürüşü projesi sayesinde kolaylıkla deneyimleyebildiğim Yeni Mondeo, bakalım nasıl olmuş.

Yeni Mondeo'yu sevdim, çünkü...

...tasarımı şahane!

Güzellik göreceli bir kavram, ama Yeni Mondeo'nun dış tasarımı bence tartışma kabul etmeyecek cinsten... 

Özellikle ön yüz oldukça güçlü görünüyor. Mustang'i andıran bu yüzü daha da çekici kılmak içinse (Ayrıca, sürüş güvenliğini artırmak adına..) üst donanımda Dinamik LED ön far opsiyonu satın alınabiliyor. Bu opsiyonla birlikte sıralı yanan LED sinyallere sahip oluyorsunuz. Ki ben onlara resmen aşık oldum! :)

Videoyu izleyin.


11 Eylül 2015 Cuma

Peugeot 508'e Yeni Dizel Otomatik. BlueHDi EAT6. [LANSMAN YAZISI]

Peugeot 508 BlueHDi EAT6 Dizel Otomatik
Peugeot'nun ünlü 1.6 dizel motorunu artık duymayan bilmeyen yok. Türkiye'de yaklaşık 10 yıl önce 110 beygir maksimum güç ve HDI adıyla hayatına başlayan 1.6 litrelik dizel motor zamanla geliştirildi. Maksimum beygir gücü 115 beygire yükseldi, ismi ise e-HDi olarak revize edildi. Bugün ise, sahne BlueHDi motorun. Peugeot'nun Türkiye'deki ünlü 1.6 dizeli (yurtdışında 2.0 litrelik versiyonu da satılıyor.) artık 120 beygir güç üretiyor. Ayrıca, CO2 salınımı 102g/km seviyesine (otomatik şanzıman için) çekilip AdBlue desteğiyle birlikte diğer zararlı gaz salınımları minimize ediliyor. Bir başka deyişle, bugüne kadar üretilen en çevreci 1.6 litrelik Peugeot dizeliyle birlikteyiz.
BlueHDi logosu, ön panjurda hazır bekliyor. 
BlueHDi motorun getirdiği bir diğer yenilik ise, tam otomatik şanzıman. Bugüne kadar Peugeotlarda bulunan ve vites geçişleri sırasında kafa sallatan ETG5/ETG6 robotize şanzıman artık yok! (Sonunda.) Aisin imzalı tork konvertörlü yepyeni EAT6'nın eski ETG5/ETG6'larla a-la-ka-sı yok! Vites geçişlerini hissetmeniz artık çok zor. Bazı vites geçişlerinde kağıt üstünde DSG'den bile hızlı olan şanzıman pratikte de bu bilginin aksini hissettirmiyor. Sanırım, en sonunda Peugeot'da otomatik önyargımı yıkmaya başlıyorum :)

BlueHDi EAT6, yılın ilk çeyreğinde Peugeot 308'de yüzünü göstermişti. Daha sonra yaz aylarının başında 3008 ve 5008 de aileye dahil oldu. En sonunda, 508'in de bu kombinasyona kavuşma vakti gelmişti.
Peugeot 508 BlueHDi EAT6 Dizel Otomatik
Eski robotize otomatik şanzıman, doğası gereği yavaş vites değiştirdiği için konforu düşürüyordu. Kısa lansman parkurunda edindiğim ilk izlenim ise, yeni şanzımanın görevini başarıyla yaptığı yönünde. Konfor hissedilir biçimde artmış. Ayrıca, güçlenen motor ve hızlanan vites geçişleri neticesinde 508, artık daha hızlı hissettiriyor. (0-100 hızlanması 11 saniye sürüyor. 0.9 saniyelik gelişme var.)

Evet, 508'in sadece motor-şanzıman seçeneği yenilendi. Yine de otomobilin kendisinden de çok kısaca bahsetmeden geçmeyeyim.

508'i seviyorum, çünkü...

Donanım olarak gerçekten fazlası var.

Mesela, 508'in klima kontrol özelliklerini görünce diğer otomobilllerde açıkcası enayi yerine konulduğumu hissediyorum. Dört bölgeli otomatik klima gerçekten de dört bölgeli! Dört bölge için ayrı sıcaklık kontrolünün dışında havanın nereden üfleneceğinin de (önde cam, yüz, ayak; arkada ayak, yüz seçenekleri) ayrı kontrolü yapılabiliyor.

Klima sadece bir örnek. Donanım listesini incelerseniz, daha net bir fikir sahibi olursunuz. 

7 Eylül 2015 Pazartesi

Volvo XC90. Yeni Volvo'nun İlk Otomobili. [LANSMAN YAZISI]

Yeni XC90, Volvo için son derece önemli bir otomobil ve sanırım Yeni XC90'ı bir ben bir de ilk nesil XC90 sahipleri bu kadar yüksek merakla bekliyordur! Merakımın nedeni aslında biraz duygusal.

Samimi olmak gerekirse İskandinav tasarımı, lüksü ve doğallığı içeren marka söyleminden ötürü kişisel olarak kendime en yakın bulduğum otomobil markası Volvo. (Henüz gitme fırsatı bulamasam da İsveç de en merak ettiğim ülkeler arasında.) Bu sebepten dolayı Volvo'nun geleceğini diğer markalara göre daha fazla merak etmem sanırım oldukça doğal. Hem de böylesi bir büyük bir yenilenme dönemi içine girdiklerini de hesaba katarsak...
Volvo XC90 AWD Inscription
Merakımın boyutunu daha iyi açıklamama izin verin. XC90'ı deneyimlemek için XC90 lansmanı ile aynı tarihlere gelen İngiliz bir lüks otomobil markasının yurtdışı lansman davetini geri çevirdim. Tahmin ettiğinizden de fazla merak ediyorum. Sizi de daha fazla meraklandırmadan hemen XC90'ı konuşmaya başlayalım. 

Bakalım, Volvo'nun geleceği nasıl olmuş ve diğer lansmanı ektiğime değmiş mi? ;)

Yeni Volvo'nun İlk Otomobili

XC90, Yeni Volvo'nun ilk modeli. Kendini yeniden yapılandıran Volvo Cars, 5 sene içerisinde tüm model gamını baştan aşağıya yenilemeyi kafasına koymuş durumda. (Yeni model ailesi stratejilerini daha önce bu yazıda yazmıştım, bilginize.) XC90'ı ise, bu serüvenin öncü modeli olarak belirlemişler.
Volvo XC90 D5 AWD Inscription
XC90'ı test ederken bu sınıfın en başarılı üyesi olarak gördüğüm BMW X5'i kıstas aldım. XC90'da keşfettiğim hemen her özelliği X5 ile karşılaştırdım. Yazıyı da haliyle bu kurguda yazıyorum.

Üstün olduğu noktalarla başlayayım. 

Tasarımı bile XC90'ı satın almanız için başlı başına bir sebep olabilir. Volvo otomobillerin yeni kurumsal kimliği, Thor'un çekici, XC90'ın full LED ön farlarında hayat bulmuş. Radar sisteminin ön ızgaradaki plastik eklentisi, artık yok. (Tüm radar sistemi ön camın üst kısmındaki kamera bölgesinin içine taşınmış.) Bu iyiye işaret. Dikkat dağıtan bir tasarım artık yok. Etkileyiciliği bozulmuyor. 
 İskandinav tasarımının en güzel örneklerinden birisine bakıyorsunuz. Thor'un çekici yeni farlar da ilk defa sahnede. 
Arka tasarım da eski Volvo'lar gibi son derece güçlü görünüyor. Sadece artık biraz daha estetik ve canlı olduğunu belirteyim. Oldukça büyük, ancak bir o kadar da zarif stoplar XC90'ın güçlü görünümünü destekleyen en önemli öğelerden. Otomobili saran metal dekorlar ise, lüks algısını kuvvetlendiriyor.

Fotoğraftaki model en üst versiyon ve neredeyse tüm opsiyonlara sahip. Jantları 21 inç. Standart jantlar ise, 20 inç olarak geliyor. 
XC90, bugüne kadar kendimi içinde en özel hissettiğim otomobillerden birisi. Ne X5'te ne Mercedes-Benz ML'de kendimi bu kadar "özel" hissettiğimi hatırlamıyorum. Kullanılan malzemeler özenle seçilmiş. Dokunduğunuz her bir tuş, temas ettiğiniz her bir döşeme sanki kendinizi sadece "çok özel" hissetmeniz için oraya konmuş. "Lüks" sıfatını hakkını sonuna kadar verebilen bir modelle birlikteyim.