19 Kasım 2013 Salı

Araç Paylaşım Sistemi Mobilizm'le 24 Saat

Mobilizm'le 24 Saat
Geçtiğimiz yaz tatilimin bir bölümünü Stanford Üniversitesi'nde Amerika'da geçirdim. Otomobillere bu kadar ilgili birisi olarak Amerikada'yken haliyle ilk dikkat ettiğim otomobillerin ile otomobil kullanımın alışkanlıklarının Türkiye'den son derece farklı olduğuydu. (Hatta, burada küçük bir karşılaştırma yazısı yazmıştım.) Araç paylaşım şirketi Zipcar'ın park noktalarının fazlalığı ve sistemin fazlaca kullanılması da dikkatimi çekti. Stanford kampüsünde kaldığım süre boyunca evin hemen önündeki Zipcar noktasındaki araçlar resmen yerinde durmadı. Kampüsün içindeki diğer 6-7 park noktasında da durum aynıydı. Küçük bir araştırma sonunda, bu durumun sebeplerinden birinin üniversiteliler için uygulanan Zipcar U adındaki özel tarife olduğunu öğrendim.

Zipcar'ın fazlaca kullanıldığını gözlemleyince Türkiye'deki araç paylaşım sistemleri ne alemde demekten kendimi alıkoymadım. Türkiye'ye döndüğümde daha önce de bilgi sahibi olduğum İstanbul'daki araç paylaşım şirketlerini derinlemesine araştırdım. (Karşılaştırma yazısına buradan ulaşabilirsiniz.) Araç paylaşım sistemini Türkiye'ye getiren firma Mobilizm. Yaklaşık iki yıldır İstanbul'da birçok park noktasında Skoda Citigo'dan Mazda MX-5'e kadar farklı segmentlerdeki araçlarıyla faaliyet gösteriyor. Ayrıca, üniversite öğrencileri için de kiralama fiyatları üzerinden %20 indirim yapıyor. Mobilizm'in pratikte nasıl olduğunu gözlemlemek için sistemi bir gün boyunca Mobilizm'in cingözü Smart Fortwo ile test ettim.
Taksim Ciner Holding Otoparkı'ndaki Mobilizm park noktası P4 katında.
Mobilizm'in web sayfası üzerinden Taksim'de bulunan Ciner Holding Binası Otoparkı'ndaki beyaz Smart Fortwo'yu cuma akşamından cumartesi akşamına kadar rezerve ettim. Otoparkın P4 katında, otopark giriş-çıkışının hemen yanındaki otoparkın en güzel park yerleri Mobilizm için ayrılmış, cin gibi bakan Smart da orada beni bekliyordu.

Üyelik kartını ön camdaki okuyucuya okutup kapıları açtım, otomobili biraz kurcalayıp içeri geçtim. Normalde torpidoda olması gereken anahtar, vites kolunun hemen yanına misinalı bir sisteme bağlanmıştı. Anahtarın açıkta durmasının hırsızlığa davetiye çıkarabilini düşünmedim değil. (Smart'ta torpido gözü olmadığı için böyle bir yöntem tercih edildiğini tahmin ediyorum.) Yine aracın içindeki otopark üyelik kartını okutup otoparktan çıktıktan sonra Taksim'in yoğun şehir için trafiği içine daldım.
Komodor'un Ege'den lezzetlerle yaptığı pizzaları gerçekten başarılı.
Cuma akşamı liseden eski bir arkadaşımla buluşup Karaköy'deki Komodor'da yemek yiyip daha sonra Cihangir'e gitmek üzere anlaşmıştık. Onu Kadir Has Üniversitesi'nden aldıktan sonra plana sadık kalarak Komodor'a geçtik.
Kutu gibi araba maşallah. Her yere sığıyor :)
Daha sonra Cihangir'e devam ettik. Park yeri bulmak Karaköy'de sorun yaratmadıysa da Cihangir'de büyükçe bir sorun oldu. Cihangir'in neredeyse tüm(!) sokaklarını turladıktan sonra sadece Mobilizm'in cingözünün girebileceği kadar büyüklükte bir boşluk bulmayı başardık. Smartla özellikle Cihangir gibi park yeri sıkıntısı olan yerlerde böylesine dar bir alana park edebilmek büyük mutluluk kaynağı. Aynı durum diğer sürücüler için geçerli değil tabii. Park ettikten sonra yanımdan geçen sürücülerin öfke ve kıskanlık dolu bakışlarının kolay kolay unutamam :)
En yakın Petrol Ofisi'ni bulmak için iPhone'da "PO Nerede?" uygulaması işe yarıyor.
Arkadaşımı Vatan Caddesi'ndeki evine bıraktıktan sonra Ortaköy'e geçtim. (Eğlenmeye değil tabii uyumaya :) ) Bu arada Kabataş'taki Petrol Ofisi'nden benzin aldım. Mobilizm'de Petrol Ofisi'nden yakıt almak bedava. Taşıt tanıma sistemi sayesinde de oldukça kolay bir şekilde benzin alabiliyorsun. Smart, 1 litre 70 beygirlik benzinli motorunun etkisi ve stop-start sisteminin desteğiyle neredeyse hiç benzin tüketmedi. Yine de çeyrek depo sınırında olan depoyu tam doldurdum, aynı zamanda benzin almını test etmiş oldum.
Boğaz'ın güneşi cumartesi günü görevini Mobilizm'in cingözüne devretti.
Cumartesi günü kahvaltı için bir arkadaşımla Rumeli Hisarı'na gittim. Hava cumartesi günü kapalıydı. Güneş rolünü başkasına devretmişti. iPhone'daki bir uygulamanın yardımı ve boğaza karşı verilen poz sonrasında ise yukarıdaki gibi bir kare çıktı ortaya.

Öğlene doğru Karaköy'deki Karabatak'a gittik kahve içmek için. Sonrasında ise ayrılık vakti geldi, çattı. 24 saatlik birlikteliğin sonuna geldik. Mobilizm'in cingözünü kırmızı sevgilisiyle başbaşa bıraktım :)
Mobilizm'in cingözünün kırmızı sevgilisinin yanına bıraktık.

Peki, böyle bir kiralama kaç paraya yapılırdı?

Günlük Kiralama Bedeli (Smart Fortwo) - 96.90 TL (%20 öğrenci indirimiyle 77.5 TL)
Kilometre Ücreti - 68 km yol yaptım. 70 km * 0.5 TL = 35 TL (Araç kullanımı bittikten sonra kaç km yaptığınız hakkında email gönderiliyor.)

Bu arada,  Mobilizm yetkililerinin verdiği bilgiye göre bu haftadan itibaren Smart Fortwo ve Skoda Citigo'nun günlük fiyatı 76.90 TL olacakmış. Üstüne %20 öğrenci indirimiyle beraber günlük kiralama bedeli 60 TL seviyesine iniyor.

Sonuç
Neredeyse sıfır olumsuz düşünceyle Mobilizm testini noktalıyorum. Şehir içinde Smart'ın verdiği keyif de olumlu bir deneyim yaşamamı sağlıyor. Mobilizm, araç paylaşımını Türkiye'ye getiren ilk firma olmasının yanında Stanford'ta Zipcar'ın yaptığı gibi üniversiteler için özel tarifeler uyguluyor olması benim öğrenci olarak hoşuma giden yanlarından biri. Ayrıca, Mobilizm'i test ederken (sanırım şirket yöneticilerinin sıcak tavrından kaynaklandı) rahat ve samimi bir ortamda olduğumu hissettim. Normalde kendime ait olmayan araçları kullanırken duyduğum endişe duygusu bu sefer yok gibiydi. Bir gün boyunca hoşuma gitmeyen ise, Smart'ın elektrik desteksiz direksiyonu oldu. 2013 model ve üstü Smartlar'da sunulan elektrik destekli direksiyon, maalesef Mobilizm'deki (sanırım 2011 model) Smart'ta yoktu. O da Mobilizm'in suçu değil tabii :) Taksim gibi şehir içi lokasyonlarına Smart koyma fikri ise oldukça mantıklı bir tercih.

Peki, bir daha Mobilizm'den araç kiralar mıyım? Evet, kiralarım.

Sistemi denemek üzere bir günlük araç temin eden Mobilim'e teşekkürler.

18 Kasım 2013 Pazartesi

Jean-Claude Van Damme'lı Volvo Trucks Reklamı

Sosyal medyada birkaç gündür istisnasız günde en az üç kere paylaşıldığını gördüğüm bir reklam var. Volvo Trucks'ın Jean-Claude Van Damme'lı reklamı. "The Epic Split" adı verilen reklam filminde Van Damme, imzası haline gelen bacak açma hareketini iki Volvo kamyonunun aynaları üzerinde kamyonlar geri geri giderken yapıyor. Filmde vurgulanmak istenense "Volvo Dynamic Steering" (Volvo Dinamik Direksiyon) sisteminin ne kadar hassas çalıştığı.
Van Damme'lı reklam filmi, daha önce yayınlanan "The Hamster Stunt" ve "Ballerina Stunt" reklamlarının devamı niteliğinde. Youtube'da 4 günde 23 milyon gösterime ulaşan reklam filmi, sosyal medyada uzun bir süre konuşulmaya devam edeceğe benziyor.

"Ballerina Stunt" reklamını hatırlamak isterseniz o da hemen aşağıda.

14 Kasım 2013 Perşembe

Euro NCAP'in Yeni Çarpışma Testi

Otomobillerde kullanılan güvenlik ve sürüş teknolojileri gün geçtikçe daha da gelişiyor. Tam otomatik sürüşe sahip otomobil üretme tutkusu hızla artmaya devam ediyor. Bugün ise sürücüsüz otomobil teknolojisinin emekleme versiyonu sayılabilecek otomatik fren sistemleri artık çoğu üretici tarafından kullanılıyor. Otomatik fren sistemi kullanan üretici sayısındaki artışı fark eden Euro NCAP ise Ocak 2014'ten itibaren otomatik fren/çarpışma uyarı sistemleri olan modelleri bu sistemlerinin denendiği ayrı bir çarpışma testine daha sokacağını açıkladı.
Yeni çarpışma testinde puanlama 3 üzerinden olacak. 1 en düşük, 3 en yüksek olmak şartıyla puanlar verilecek. (0-1 vasat, 1-2 yeterli, 2-3 iyi) Testler ise 50 km/h hız ile şehir içi yol testi ve 80 km/h hız ile şehirler arası yol tesi olarak yapılacak. Geçtiğimiz haftalarda 8 sistemin katıldığı örnek testler yapıldı. 50 km/h hız ile yapılan testlerde Mercedes-Benz, Volvo ve Mitsubishi "iyi" olarak değerlendirilirken; 80 km/h hız ile yapılan testlerde Mercedes-Benz ve Volvo'nun sistemleri "iyi" olarak değerlendirildi
Euro NCAP'in bu yeniliği, henüz bu otomatik fren/uyarı asistanları kullanmayan markaları teşvik etmesi bekleniyor.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Araç Paylaşım Şirketi Mobicar'la 24 Saat

Mobicar'la 24 Saat
İstanbul'da hizmet veren üç büyük saatlik araç kiralama şirketini (YOYO, Mobilizm ve Mobicar) geçtiğimiz hafta burada derinlemesine karşılaştırmıştım. O yazıyı okuduysanız eğer; üç şirketi de deneyip pratikteki kullanımlarını karşılaştırmak istediğimi hatırlarsınız. "Pratikte Kullanım Testleri"nin ilk konuğu ise Mobicar oldu! Mobicar ile geçirilen 24 saatte gerçek anlamda sistemin her noktasını test ettim. Lafı daha fazla uzatmadan dolu dolu geçen 24 saatin ayrıntılarını anlatmaya hemen başlıyorum.

Mobicar web sayfası üzerinden "Akselerasyon.com" için yaratılan üyelik promosyon koduyla üyelik işlemlerini gerçekleştirdim. Ardından, istediğim aracı, Astoria AVM'deki siyah Mini Cooper'ı, 7 Kasım Perşembe saat 20.00'den 8 Kasım Cuma saat 20.00'ye kadar rezerve ettim.

Perşembe akşamı saat 20.00'de Astoria AVM Otoparkı -4. katta bulunan Mobicar Park Noktası'nda siyah Mini Cooper beni bekliyordu. Tarif edildiği gibi üyelik kartımı ön camdaki kart okuyucuya okuttum ve aracın kapıları açıldı. Anahtar olması gerektiği gibi torpido gözündeydi. Anahtarı yuvasına yerleştirdim ve hareket ettim. Astoria AVM'nin otoparkı ücretli, ama ücret kullnıcıya ait değil. Mobicar park noktalarındaki otopark ücretleri Mobicar'dan. Aracın içindeki otopark üyelik kartını otopark giriş çıkışında okutman yeterli oluyor. Otoparktan çıktıktan sonra daha 16bin kmde olan Mobicar'ın haylazının fren balatalarından gelen ses dikkatimi çekti. Fren ikaz lambası da el frenini indirdiğimde dahi yanmaya devam ediyordu. Belli ki kiralık araçların ortak dertlerinden hor kullanılma bu araçta da kendine yer bulmuş.
Astoria AVM'deki Mobicar Park Noktası -4. katta
Mobicar'ın haylazıyla ilk durağımız Bebek. Öncesinde ise iki arkadaşımı almak için Ortaköy ve Uçaksavar'a uğramam gerek. Ortaköy'den bir arkadaşımı alıp Uçaksavar'a doğru giderken korktuğum başıma geldi ve küçük bir talihsizlik yaşadık. Akmerkez-Levazım yolunda başka bir araç arka tamponumuza çarptı. Arka tamponun ortasındaki arka sis lambasının kırılıp tamponun hafif deforme olduğu kaza aslında oldukça küçük, ama hem benim ilk defa bir trafik kazasına karışmış olmamdan hem de aracın tam anlamıyla bana ait olmamasından dolayı stres yaşadım. Yaptığım ilk iş Mobicar'ı aramak oldu. Telefondaki telesekreterin mesai saatleri dışında olunduğundan dolayı başka bir numarayı aramamı söylemesi ve ses seviyesinin oldukça düşük olmasından dolayı ancak birkaç deneme sonunda numarayı doğru öğrenip Mobicar'a ulaşabilmem, stresimi daha da artırdı. En sonunda numarayı doğru çevirdiğimde Mobicar yetkilisi Çağlar Bey telefonu açtı. Yapılması gerekenleri soğukkanlı bir şekilde aktaran Çağlar Bey bu sayede Mobicar'ın bende düşmeye başlayan imajını yükseltmeyi başardı. Bir problem daha vardı ki araçta kaza tutanağı kağıdı yoktu. Diğer sürücüdeki tutanak kağıdıyla tutanağı tuttuk. Gerekli belgelerin fotokopilerini aldıktan sonra söylendiği gibi aracın torpido gözüne bıraktım. İşlemleri hallettikten sonra biraz olsun rahatlayıp gerçekten tam anlamıyla rahatlamak için arkadaşımla dosdoğru Bebek'e geçtik.

Bebek, haftaiçi olmasına rağmen yine kalabalık. Ara sokaklarda park yeri bulup sahilde bir kafeye oturduk. Arkadaşlarla uzun uzadıya yapılan muhabbetin ardından tekrar Uçaksavar'a uğrayıp sahilyolu üzerinden Ortaköy'e döndük. Ortaköy-Tarabya sahilyolunda otomobil sürmek en keyif aldığım güzergahlardan biri, hele trafiğin olmadığı zamanlarda tadından yenmiyor bu güzergah. Yolu fazla uzatmadan Ortaköy'e varıp bir sonraki gün için dinlenmeye başladım.
Mobicar'ın haylazının da temiz havaya ihtiyacı vardı :)
Yeni bir gün yeni bir hikaye demek. Bu sefer hem kendimizi hem de Mobicar'ın haylazını biraz temiz hava alması, biraz da şehir kaosundan kurtarmak için biraz uzaklara kaçırmaya karar vermiştim birkaç gün önce. İstikamet Belgrad Ormanı! O'nun da biraz temiz havaya ihtiyacı vardı ne de olsa :) Okuldan bir arkadaşım da Beşiktaş'ta bana katıldı ve benzin almak için Belgrad yolunun üstündeki Zincirlikuyu'daki Shell'e uğradık. Taşıt tanıma sistemi ile yakıt almak oldukça kolay. Otomobilden inmeye bile gerek yok. Görevliye taşıt tanıma sistemi olduğunu ve depoyu tam doldurmasını söylemeniz yeterli. Benzin istasyonunda işimiz bittikten sonra Belgrad Ormanı'na doğru kaldığımız yerden devam ettik.
Belgrad Ormanı'nda irili ufaklı birçok bent bulunuyor. Bentlerin çevresi ise yürüyüş parkurları ve mesire yerleri olarak kullanılıyor.
Ana yollar üzerinden yaklaşık yarım saatlik yolculuğun ardından Belgrad Ormanı Bahçeköy kapısına vardık. Belgrad Ormanı sonbaharda kelimenin tam anlamıyla muhteşem bir görümüne bürünüyor. Orman arazisi oldukça büyük. İçinde çok sayıda Mesire Yeri ve Bent var. Planımız, Neşet Suyu Mesire Yeri'ndeki 6 kilometrelik parkurda orman yürüyüşü yapmaktı. Öncesinde ise Neşet Suyu'nun otoparkında kısa süreliğine de olsa bizim haylazı yanlız bırakmamız lazım. Olması gerektiği gibi anahtarı torpidaya koyup üyelik kartıyla kapıları kilitledim. Anahtar yerine kart taşımanın en güzel yanı kartın, kalın anahtara göre taşımada çok daha rahat taşınabilmesi. Liseden bir arkadaşım da bize bu noktadan itibaren katıldı. Oksijen depolayacağımız parkurda yürüyüşe başladık.
Belgrad Ormanı Neşet Suyu'ndaki yürüyüş parkuru, bir baraj gölünün çevresini dolaşıyor.
Yıl içinde birçok koşu etkinliğine de ev sahipliği yapan bu parkur, cuma öğlen olmasına rağmen yine kalabalıktı. Parkur bir baraj gölünün etrafını turluyor. Özellikle sonbaharda mükemmel görünümüne bürünen Belgrad Ormanı'nda yürüyüşünüze sincaplar da eşlik etmesi içten bile değil. 6 kmyi tamamladıktan sonra büfedeki tost ödülümüz oldu. Sıra geldi son derece keyifli olan ağaçlı orman yollarının keyfini çıkarmaya. Çoğu kiralık otomobil kiralama şirketinin yaptığının aksine Mobicar'ın haylazı baz donanımda tabiri caizse "boş" değil. Bana göre bir otomobildeki en keyifli opsiyonlardan biri olan sunroof unutulmamış. Tablo gibi yollara biraz daha keyif katarak ilerliyoruz bir sonraki hedef olan Atatürk Arboretumu'na doğru.
Üstte: Belgrad Ormanı Neşet Suyu'ndaki yürüyüş parkurundan kareler.
Altta: En yakındaki Shell istasyonunu bulmak için Shell Motorist uygulaması oldukça işe yarıyor. Tavsiye ederim.
Atatürk Arboretumu, Belgrad Ormanı'na gelince görülmeden gidilmemesi gereken bir yer. Belgrad Ormanı arazisinde bulunana Atatürk Arboretumu sadece hafta içi ziyaretçileri kabul ediyor. Giriş öğrenciler için 2 TL. Hafta sonları üyeler ve araştırma yapmaya gelen bilim adamlarının kullanımına sunuluyor. Envai çeşit bitki ve çiçek türünün bulunduğu bu alanda da kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra maalesef şehrin kaosuna geri dönme zamanı geldi çattı..

Mobicar, bir araç paylaşım şirketi. Her paylaşım sisteminde olduğu gibi araç paylaşımında da aracı aldığın gibi vermek esas. Bulduğun gibi vereceksin ki bir sonraki sefer aynı temizlikte almaya yüzün olsun :) Belgrad Ormanı'nın yollarında çamurlanan Mobicar'ın haylazını bir güzel yıkamak gerekti. Atatürk Arboretumu'ndan sonra Yeniköy sahilinde yemek yedikten hemen sonra gerekli temizliği yaptırıp yola devam ettik.
Belgrad Ormanı'nda kar altında kalmadık, sadece bıcı bıcı yapıyoruz :)
Yavaş yavaş birlikteliğin sonuna yaklaşılıyor. Aracı bırakacağım Astoria AVM'ye ulaşmamızda her türlü zorluğu çıkarıp bizi oyalayan İstanbul trafiğine buradan selam olsun, çünkü aracı zamanında teslim etmeyi başardık :) Bir gün boyunca kendi arabammış gibi bana eşlik eden Mobicar'ın haylazından ayrıldık.
Peki, bu keyifli seyahatin benzerini yapsanız kaça patlar?
Mini Cooper'ın günlük araç kirası  => 135 TL
Kilometre ücreti => Bir gün boyunca yaptığım mesafe (72 km) * 0.55TL = 39.60 TL (Km ücreti rezervasyon bitiminden birkaç gün sonra email ile bildiriliyor.)
Kaza Masrafı => Sigorta işlemleri henüz sonuçlanmasa da kazadaki kusurlu tarafın arkadan çarpan sürücü olduğu öngörülüyor. Bu durumda benden herhangibir ücret talep edilmeyecek. Aksi takdirde 500 TL'lik ücret talep edilecek. İşlemler tamamlandıktan sonra gelişmeleri aktarıyor olacağım.

---edit---

Kaza tutanak sonucuna göre %100 ben(!) suçlu bulunmuşum. Arkadan çarpılan bir kazada benim tüm kusurun bana yüklenmesi beni olduğu kadar Mobicar'ı da şaşırttı. Arkadan çarpan aracın kaskosunun olmaması ve sürücüsünün Türkiye'nin önemli bir holdingindeki bir müdürün özel şoförü olması akıllara torpil yapılması ihtimalinden şüphelenmemi sağladı. Sonucun büyük ihtimalle değişmeyeceğine inansam da tutanak sonucuna itiraz sürecini başlattım.

Tüm bu iki haftalık süreçte kazadan sonra Mobicarla iletişim kopuklukları yaşamaya başlamam beni üzdü. Kaza itiraz sürecinin sonucu beklenmeden anında 500 TL'nin alınmasının yanı sıra, hususi kullanımım için değil test etmem için şirket tarafından verilen aracın hasarının bana yansıtılmış olması ise bir diğer ilginç konu. Bu zamana kadar Mercedes-Benz'in, Mini'nin, Smart'ın, Mobilizm'in test sürüş etkinliklerine katıldım yada test için onlardan araç aldım. Hepsinde de kendi canım dışında hiçbirşeyden sorumlu değildim ve bu yönde kağıt imzaladım. Kaza senaryosunu Mobicar ile önceden konuşmamak benim hatam, ancak onların bu tutumu açıkcası nötr olan imajlarını eksiye indirdi.

Mobicar'dan bir daha araç kiralar mıyım?
Kesinlikle hayır! Pratikte bakıldığında çok daha yüksek müşteri memnuniyetine sahip Mobilizm'den yada kağıt üstünde bakıldığında çok daha fazla araca ve noktaya sahip Yoyo'dan kiralarım.

---edit---

Sonuç
Türkiye'deki geçmişi henüz daha çok yeni olan araç paylaşım şirketleri gün geçtikçe daha da büyüyor. Kaza senaryosunda; kaza tutanak kağıdının araçta olmaması ve mesai saatleri dışında hizmet veren numaranın araç içinde yazmaması gibi eksiklikleri olsa da genel anlamda Mobicar'ın sistemi başarılı bir şekilde çalışıyor. Kafaları belki de en çok karıştıran nokta olan kaza konusu ise unutulmamalı. Üye olmadan önce üyelik sözleşmelerini okuyun, aman dikkat! (Hangi şirket nasıl bir prosedür izliyor hepsi bu yazıda)

Son olarak bu aracı park eden lütfen oraya çıksın:)
Astoria otoparkına aracını böylesine simetrik park eden Mobicar'cı kimse ortaya çıksın! Diğer Mobicar araçlarının motosiklet olduğunu düşündü heralde..

11 Kasım 2013 Pazartesi

Yeni MINI Cooper Teaser Videosu

2000li yılların başında BMW tarafından satın alındığından beri MINI'nin gelişimi inanılmaz. İlk zamanlar sadece hatchback karoserle başlayan bu yolculuk şimdi 6 farklı karoserde devam ediyor. 2007 yılında ikinci versiyonu tanıtılan Mini'nin üçüncü versiyonu, birkaç gün sonra, 18 Kasım'da tanıtılacak. Öncesinde ise yeni model hakkında çok az ipucu veren teaser videosu ile yetinmek durumundayız.
18 Kasım'ın MINI tarihinde önemli bir yeri var. 18 Kasım, MINI'nin orijinal tasarımının yaratıcısı ve tesadüfi bir şekilde benim İzmirli hemşehrim olan Sir Alec Issigonis'in doğum tarihi. Yakın tarihlerdekli Los Angeles Auto Show yerine bu tarihin seçilmesi MINI'nin tarihine verdiği önemin de bir göstergesi. 

Yeni MINI, geçtiğimiz Temmuz ayında gün yüzüne çıkan konsept model MINI Vision'dan izler taşıyor. İkinci jenerasyon MINI'nin ana tasarım hatları korunsa da farlar, stoplar, ve tamponlarda büyük yenilikler mevcut. Yeni far tasarımıyla artık bir başka bakıyor MINI.

5 Kasım 2013 Salı

Hyundai Assan İzmit Fabrikası Teknik Gezisi Notları

Hyundai Assan İzmit Fabrikası
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi Endüstri ve Kalite Kulübü’nün düzenlediği Hyundai ASSAN İzmit FabrikasıTeknik Gezisine katıldım. Avcılar’dan yola çıktık ve uzun yolculuğumuz sonrasında Hyundai ASSAN İzmit Fabrikası’na vardık. Girişte ilk dikkatimi çeken araç otoparklarındaki çok sayıda Yeni i10 oldu. Biraz daha ilerlediğimizde ise üretimden çıkan arabaların test edildiği test pistini fark ettim. Fabrikayı gezmek için otobüsten indiğimizde ise Hyundai ASSAN İzmit Fabrikası görevlileri tarafından karşılandık.
Hyundai Assan İzmit Fabrikası
Hyundai Assan İzmit Fabrikası
Hyundai modellerinin isimleri toplantı odalarının isimleri olarak kullanılıyor.
Fabrikayı gezmek için fabrika müdürlüğünde bir süre beklememiz gerekti. Bu süre zarfında ise, müdürlüğün girişinde sergilenen yeni i10’u inceleme şansı yakaladım. Turuncu rengiyle dikkatleri üzerine çıkan yeni i10 eski modele göre daha agresif bir ön tasarıma sahip. Otomobilin ebatları oldukça küçük olsa da özellikle arka koltuktaki yaşam alanı oldukça yeterli. İç mekan, kullanışlılık ve ergonomiyle yönünden artı puanları toplasa da koyu plastiklerin yarattığı kasvetli havadan dolayı hoşuma gitmedi.





Fabrikayı gezmeden önce Hyundai ASSAN  İzmit Fabrikası görevlileri tarafından fabrika hakkında bilgilendirildik, ve kısa bir güvenlik eğitiminden geçtik.  Aktarılan bilgilere göre büyüme sürecine girilmiş ve ana fabrikada birtakım iyileştirmelere gidilmiş. Kapasitesi daha yüksek olan press makineleri alınmış, vardiya sayısı 2 den 3 e çıkartılmış ve tedarik zinciriyle olan bağlantılar güçlendirmiş. Bu sayede 100.000 olan yıllık üretim kapasitesi 200.000 adede çıkarılırken 1600 kişilik istihdam yaratılmış. Bu bilgilerden sonra bir mühendis olarak, fabrikayı gezmek için sabırsızlanmaya başladım.
Hyundai Assan İzmit Fabrikası
Fabrikayı gezmeye başladığımda beklentilerim çok da yüksek değildi. Hyundai’nin otomotiv pazarında kendini yeterince gösteremediğini düşünüyordum. Press bölümünü geçip Debugging kısmına geldiğimizde ise Güney Kore firması olmasının farkı rahatça görülüyordu. Son teknoloji robotlar ve fabrikadaki düzen beklentilerimin çok üstündeydi. Montaj kısmında i10 ve i20 nin üretim aşamasını inceleme fırsatı yakaladım.
Hyundai Assan İzmit Fabrikası
Gezi sonrasında Hyundai Assan fabrikasının güleryüzlü çalışanları tarafından sorularımız yanıtlandı ve o günün anısına hatıra hediyelerimiz dağıtıldı.

İstanbul Üniversitesi Endüstri ve Kalite Kulübü'ne sundukları fırsat için, Hyundai ASSAN İzmit Fabrikası'na ise gösterdikleri misafirperverlikleri için teşekkür ederim.

Elif Derya MERCAN
Hayal Ekspresi Blog Yazarı 


--İlginizi Çekebilecek Diğer Fabrika Gezisi Yazıları-- 
Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. Sakarya Fabrikası Gezisi notlarını okuyun. 
Honda Türkiye Gebze Fabrikası Teknik Gezisi notlarını okuyun.