7 Eylül 2015 Pazartesi

Volvo XC90. Yeni Volvo'nun İlk Otomobili. [LANSMAN YAZISI]

Yeni XC90, Volvo için son derece önemli bir otomobil ve sanırım Yeni XC90'ı bir ben bir de ilk nesil XC90 sahipleri bu kadar yüksek merakla bekliyordur! Merakımın nedeni aslında biraz duygusal.

Samimi olmak gerekirse İskandinav tasarımı, lüksü ve doğallığı içeren marka söyleminden ötürü kişisel olarak kendime en yakın bulduğum otomobil markası Volvo. (Henüz gitme fırsatı bulamasam da İsveç de en merak ettiğim ülkeler arasında.) Bu sebepten dolayı Volvo'nun geleceğini diğer markalara göre daha fazla merak etmem sanırım oldukça doğal. Hem de böylesi bir büyük bir yenilenme dönemi içine girdiklerini de hesaba katarsak...
Volvo XC90 AWD Inscription
Merakımın boyutunu daha iyi açıklamama izin verin. XC90'ı deneyimlemek için XC90 lansmanı ile aynı tarihlere gelen İngiliz bir lüks otomobil markasının yurtdışı lansman davetini geri çevirdim. Tahmin ettiğinizden de fazla merak ediyorum. Sizi de daha fazla meraklandırmadan hemen XC90'ı konuşmaya başlayalım. 

Bakalım, Volvo'nun geleceği nasıl olmuş ve diğer lansmanı ektiğime değmiş mi? ;)

Yeni Volvo'nun İlk Otomobili

XC90, Yeni Volvo'nun ilk modeli. Kendini yeniden yapılandıran Volvo Cars, 5 sene içerisinde tüm model gamını baştan aşağıya yenilemeyi kafasına koymuş durumda. (Yeni model ailesi stratejilerini daha önce bu yazıda yazmıştım, bilginize.) XC90'ı ise, bu serüvenin öncü modeli olarak belirlemişler.
Volvo XC90 D5 AWD Inscription
XC90'ı test ederken bu sınıfın en başarılı üyesi olarak gördüğüm BMW X5'i kıstas aldım. XC90'da keşfettiğim hemen her özelliği X5 ile karşılaştırdım. Yazıyı da haliyle bu kurguda yazıyorum.

Üstün olduğu noktalarla başlayayım. 

Tasarımı bile XC90'ı satın almanız için başlı başına bir sebep olabilir. Volvo otomobillerin yeni kurumsal kimliği, Thor'un çekici, XC90'ın full LED ön farlarında hayat bulmuş. Radar sisteminin ön ızgaradaki plastik eklentisi, artık yok. (Tüm radar sistemi ön camın üst kısmındaki kamera bölgesinin içine taşınmış.) Bu iyiye işaret. Dikkat dağıtan bir tasarım artık yok. Etkileyiciliği bozulmuyor. 
 İskandinav tasarımının en güzel örneklerinden birisine bakıyorsunuz. Thor'un çekici yeni farlar da ilk defa sahnede. 
Arka tasarım da eski Volvo'lar gibi son derece güçlü görünüyor. Sadece artık biraz daha estetik ve canlı olduğunu belirteyim. Oldukça büyük, ancak bir o kadar da zarif stoplar XC90'ın güçlü görünümünü destekleyen en önemli öğelerden. Otomobili saran metal dekorlar ise, lüks algısını kuvvetlendiriyor.

Fotoğraftaki model en üst versiyon ve neredeyse tüm opsiyonlara sahip. Jantları 21 inç. Standart jantlar ise, 20 inç olarak geliyor. 
XC90, bugüne kadar kendimi içinde en özel hissettiğim otomobillerden birisi. Ne X5'te ne Mercedes-Benz ML'de kendimi bu kadar "özel" hissettiğimi hatırlamıyorum. Kullanılan malzemeler özenle seçilmiş. Dokunduğunuz her bir tuş, temas ettiğiniz her bir döşeme sanki kendinizi sadece "çok özel" hissetmeniz için oraya konmuş. "Lüks" sıfatını hakkını sonuna kadar verebilen bir modelle birlikteyim.
Motoru çalıştırmaya ve sürüş modu seçmeye yarayan düğmeler, kristal benzeri tasarım ve dokuya sahip. 
Malzemelerdeki seçim başarısının yanı sıra kabin oldukça aydınlık. Geniş yan cam yüzeyler ve neredeyse tamamı açık renkli seçilen döşemeler sayesinde kendinizi Alaçatı'nın serin sularında yüzdüğünüzü hissedebilirsiniz. Tabii, lansman Alaçatı'da gerçekleştiği için de böyle hissediyor olabilirim. ;)
Gerçek ahşap malzemeler lüks algısını kuvvetlendirdiği gibi doğal görünümleri doğallığın da unutulmadığını hatırlatıyor. 
Lansmandaki XC90'ların bazılarında opsiyonel Bowers&Wilkins ses sistemi bulunuyordu. Volvo, bu sistemin bir otomobilde kullanılan en üstün ses sitemlerinden birisi olduğunu iddia ediyor. Test sürüşlerini tamamladıktan sonra sadece müzik dinlemek için park halindeki XC90'lardan birinde uzunca bir süre oturdum. Halihazırda muhteşem bir ses gücüne sahip sistem, tek bir dokunuşla Göteburg Konser Salonu'nun akustiğini (çünkü XC90 bir İsveçli) sunabiliyor. Daha fazlasını kelimelerle anlatmam gerçekten mümkün değil, bir Volvo showroomuna gidip denemeniz gerekli... 19 hoparlörlü ses sistemiyle ilgili hafızama yerleşen bir diğer detayın 27bin TL'lik fiyatı(!) olduğunu da belirteyim.
İç mekan son derece aydınlık ve ferah. Deri konsol kaplaması opsiyon listesinde. Bir başka opsiyon Bowers&Wilkins ses sisteminin varlığını ön konsolun üstündeki mikrofon benzeri tweeterdan anlayabilirsiniz. 
Arka koltuk sakinleri için hem ortaya hem de yan sütunlara klima çıkışları yerleştirilmiş. Koltuklarda ısıtma var. Kol dayama da unutulmamış. Klima ayarını da yine ön koltuklar arasında dokunmatik kontroller vasıtasıyla yapabiliyorsunuz. Sırtlık eğimi ayarlanabilir koltuklar oldukça konforlu.

XC90'nın üçüncü sıradaki koltukları bugüne kadar deneyimlediğim en geniş üçüncü sıra koltuklardan birisi. Aynı zamanda gerçek koltuklar (ilk ve ikinci sıradaki koltukları kastediyorum) kadar büyükler. 178cm boyumla üçün sırada benim için yeterli alan vardı. Ama ben üst sınırım. Daha uzun boyluların dizleri sıkışmaya hazır olsun.

Bagaj hacmini sayısal olarak söylememe bence lüzum yok. :) Zira, yeterince büyük. Koltukları yatırdığınızda dümdüz bir alana da sahip oluyorsunuz. Daha ne olsun? Mesela bagaja yerleştirilen bir tuş yardımıyla arka amortisör yüksekliğinin kontrol edebilme özelliği :) Evet, bu özellik XC90'da mevcut. :) Bu arada, bagaj kapağı da elektrikli. 
XC90'ün üstün olduğu noktalarda aslında en başından belirtmem gereken güvenlik özellikleri var. Volvo'nun mevcut aktif güvenlik donanımlarına ek olarak yeni XC90, 50km/h hıza kadar tamamen otonom olarak ilerleyebiliyor. Bir başka deyişle, direksiyonu da kendi yönlendiriyor. Bulunduğu şeridi takip ediyor. Çizgilerin belirgin olmadığı yollarda sistem kafayı sıyırsa da ben bu özelliği beğendim. Alaçatı'da sakin ortamda denedim, ama özellikle İstanbul'un dur-kalk trafiğinden yeni özelliğin nasıl davrandığını görmeyi merakla bekliyorum.

Bu arada, XC90'ın fiyatı da tam kararında. Satışa ilk sunulduğunda 305bin TL'lik etikete sahipti. Bu 2 litrelik dizel X5 ile kafa kafaya olması demek. 

Son olarak, Volvo XC90'da ilk etapta tek motor seçeneğiyle satışa sunulacak. XC90'ın yegane motoru, D5 kodlu yeni dizel motor. 1750d/dak'da 450 Nm tork ile 4250d/dak'da 225 hp güç üreten 4 silindirli ve 2 litrelik dizel motor 8 ileri otomatik şanzıman ve dört tekerlekten çekiş sistemiyle satılıyor.

 Eskiden Ford grubunun motorlarını kullanan Volvo, bir süredir kendi Ar-Ge'siyle kendi motorunu üretmeye karar vermişti. Yeni D5 de Volvo'nun kendi geliştirdiği motorlarından biri ve XC90'ın yeterince çevik olmasını sağlıyor. 

Gelelim zayıf kaldığı konulara.

Sürüşü maalesef X5 kadar başarılı değil. Evet, yüksekliği ayarlanabilir süspansiyonların da yardımıyla sürüş modları arasındaki sürüş karakteri farkını net bir şekilde gözleyebiliyorsunuz. Ne var ki dinamik sürüş modunda bile umduğum yol tutuşa karakterine sahip olamadım. Ayrıca, yine bu modda direksiyon beklediğimden hafifti. 
Volvo Ar-Ge'sinin bir ürünü olan yeni D5 dizel motor, 2 litre hacminde ve yeterli performansa sahip.
Evet, D5 dizel motor bu cüssede (2 ton) bir otomobilin bile dinamik olmasını sağlıyor. Ne var ki yol tutuş karakteri ve direksiyonun geri bildirimi motorun performansının gölgesinde kalıyor. 

Comfort sürüş modunda otomobil en yüksek pozisyonuna yükseliyor. Direksiyonun ve gaz pedalının tepkileri olabildiğince yumuşaklaşıyor. Özellikle Comfort sürüş modunda XC90'ın süspansiyonları son derece konforlu hissettiriyor. Sanki bir uçan halı üzerinde gidiyormuş hissine kapılıyorsunuz. Ta ki bir kasisten geçene kadar. Uzun yolda kuş tüyü yastık etkisi veren ve uzun salınımlar yaparak engelleri sönümleyen süspansiyonlar kasisten geçerken ilginç bir şekilde beklediğim sönümlemeyi sağlayamadı. Bu da hissettiğim genel konfor algısını "mükemmel"in bir tık altına indirdi.

Anlayacağınız zayıf noktalar sürüş ile ilgili konularla alakalı. Bu yorumları X5'i temel alarak yaptığımı tekrar hatırlatayım. Volvo'nun sürüşte bir numarayız gibi bir iddiası yok, ama insan ister istemez kıyaslama yapıyor... 

Biraz da nötr olduğum noktalar var.

Mesela yepyeni dokunmatik ekranlı multimedya arayüzü. 

Bu ekranı sevdim, çünkü dokunmatik hassasiyeti, arayüzü ve çözünürlüğü kusursuz. Hatta, bugün bir seri üretim otomobildeki en gelişmiş dokunmatik ekrana sahip olduğu kabul edilen Tesla Model S'i de düşündüğümde XC90'ın ekranını Tesla'dan bile daha başarılı olduğumu itiraf edebilirim. (Tesla Model S test sürüşü ile ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz, bilginize.)
Kolay kullanımlı olmasının yanında büyük multimedya ekranı sizce de şık durmuyor mu?
Bu ekranı sevmedim, çünkü hala fiziksel butonların sürüş esnasında daha kolay kullanım vaat ettiğini düşünüyorum. Otomobili sürerken gözümü yoldan ayırarak dokunmatik ekranın doğru köşesine dokunmaya çalışmak beni zaman zaman huzursuz ediyor. 

Son olarak Yeni Volvo'nun Çinli algısı ile ilgili birkaç kelam edeyim.

Volvo, 2010 yılında Ford grubundan çıkıp Çinli Geely'ye satıldı. Bunun hemen ardından, Volvo'nun artık bir Çinli marka olacağı ve eski değerlerinden uzaklaşacağına dair yorumlar yapıldı. Bugün gelinen nokta ise, sanıldığından çok daha farklı. Aksi bir durum, zaten marka için intihar demek olurdu.

Yeni XC90, Volvo'nun temel değerlerini koruduğunun en somut örneği. Volvo, artık hiç olmadığı kadar lüks ve premium. Bu zamana kadar belli bir imajı ve konumu olan bir markayı, markanın geçmişi alakası olmayan ve bugünkü premium duruşuna ters düşen Çin ekolüne çevirmek zaten aptallık olurdu. Bu yüzden, Volvo İsveçli olmaya devam ediyor. Bunu da her detayında ilk ağızdan duyurmaya gayret ediyor. 
Yeni XC90, Volvo'ya büyük bir ivme katacak. Globalde satışına yaz ortasında başlanan model şimdiden 70bin adet sınırını aşmış durumda. 
Özetlemek gerekirse, eski Volvo'nun maddi olanakları kısıtlıydı ve bu yüzden hareket alanı dardı; yeni Volvo'nun ise artık bir dolu parası var (Çinliler sağolsun.) ve hedeflerini daha kolay hayata geçirebileceği kadar özgür. Aynı zamanda, yeni patron "Çinli olacaksın" diye tutturmuyor, aksine "Sonuna kadar İskandinav kalacaksın" diyor.

Bu arada, en baştaki sorularımı cevaplandırmayı unutmayayım. 

Evet, diğer lansmanı ektiğime değdi. :) 

Ve ikinci evet, Volvo'nun geleceği son derece başarılı ve umut verici görünüyor...

-- 

Volvo Car Turkey adına fotoğraf çekimini gerçekleştiren Kalipro ekibine fotoğraflar için teşekkürler. 

--İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar--

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın..