28 Mart 2013 Perşembe

Kırmızı Işıkta Ping Pong Oynamak

Geçtiğimiz hafta Volkswagen'in Fun Theory'si üzerine bir yazı yazmıştım. Bu hafta ise, Fun Theory altındaki projelere benzer bir projeye internette ratladım. Kırmızı ışığı bekleme işini keyifli bir hale getiren bu sistem ile kırmızı ışıkta beklerken ping pong oynuyorsunuz.
Bir yaya geçidinin iki tarafındaki trafik lambalarının direklerine birer adet dokunmatik ekran yerleştirilmiş. Trafik ışıklarının yayalar için kırmızıya dönmesiyle birlikte aktive olan oyunu oynamak için tek gereken ise, yolun diğer tarafında bekleyen rakip bir yaya. Rakibi de bulduğunuza tarfik ışığı yeşile dönenen dek oynu oynuyorsunuz. Trafik ışığını beklerken yapılabilecek en eğlenceli aktivite sanırım bu!

Özellikle ilköğretim okullarının çevrelerindeki trafik ışıklarına böyle bir sistemin uygulanması, küçük çocukların (aslında büyük çocukların da ilgisini çekiyor tabii!) güvenle karşıya geçmelerini sağlayabilir. 

Smart: Tam Bir Şehirli

Mercedes-Benz çatısı altında bulunan şehir otomobili Smart'ın yeni bir reklamı yayınlandı. 

Benim görüşüm ise; reklam filminin Smart'ın dinamik marka algısıyla son derece uyumlu, tam anlamıyla zıppır bir reklam olduğu yönünde. Peki, siz ne düşünüyorsunuz?

21 Mart 2013 Perşembe

Hayatımız oyun olsun! -The Fun Theory-

Dünyanın son zamanlarda konuştuğu önemli kavramlardan birisi Gamification, yani "Oyunlaştırma". Gamification'ın savı işe şu şekilde: "Oyun, insanların bakış açısını değiştirir; istanmeyerek zorla yapılan bir aktivitenin istekli ve mutlu bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar. Volkswagen Grubu'nun desteğiyle gerçekleştirilen "The Fun Theory" ise, bu savı doğrulayacak şekilde somut veriler sunuyor.

The Fun Theory, türkçeye "eğlence faktörü" olarak çevirilebilir. The Fun Theory adı altında açılan yarışmayı kazanan 5 projeyi bu yazımın devamında, kazanamayan projeleri ise burada bulabilirsiniz. Başarılı olmuş ve  gerçekleştirilmiş 5 proje ise; Bottle Bank Arcade Machine, Piano Staircase, The World's Deepest Bin, The Play Belt ve The Speed Camera Lottery. Bu projelerin hepsi denenmiş, sonuçları gözlenmiş projeler ve halen bulundukları yerlerde kullanılan projeler.
Hepsi birbirinden güzel ve yaratıcı projelerden benim en çok hoşuma gideni ise, The World's Deepest Bin. Çöp kutusunun içerisine hoparlör ile sensör yerleştiriliyor. Çöp kutusuna bir çöp atıldığı anda sensör çöpü farkediyor ve hoparlörlerden; çöp çok derin bir kuyuya atılmış gibi algılanmasını sağlayan ses efekti duyuluyor. İnsanların hoşuna giden bu durum, bir günde çöp kutusuna toplam 41 kg çöp atılmasını sağlamış.
Bir diğer proje ise obezitenin önüne geçilmesine yardımcı Piano Staircase. Bu sefer, yürüyen merdivenlerin yanındanki normal merdivenlere, üzerine basılınca ses çıkaran bir düzenek yerleştiriliyor. Piyano tuş düzeninde kaplanan ve ona göre ses çıkaran merdivenler insanları yürüyen merdivenlerden uzaklaştırarak daha fazla hareket etmelerine olanak tanıyor.

Diğer projeler ise sırasıyla; otomobillerin arka koltuğunda oturan çocukların kemer takmalarını sağlayan The Play Belt, hız sınırlamalarına uyan sürücülerin, hız sınırına uymayan sürücülerden kesilen cezalarla toplanan parayla ödüllendirilmesini sağlayan The Speed Camera Lottery ve şişe bankasına şişe atmayı inanılmaz eğlenceli hale getiren Bottle Bank Arcade Machine.
Peki, bu proje neden Volkswagen Grubu tarafından destekleniyor?
Volkswagen bu projeyi hayır olsun diye desteklemiyor tabii. Projenin alt metni bir hayli zengin. The Fun Theory'nin temelinde yatan, alışkanlıkları değiştirme ve verimli kullanım fikirleri "Think Blue" sloganını desteklercesine Volkswagen markası ile bağdaştırılıyor. Bu sayede ileride satışa sunulması muhtemel model Volkswagen XL1 ve onun gibi alternatif yakıtlı araçların yüksek adetlerde satılabilmesine zemin hazırlıyor.

Hayata bakış açımla oldukça paralel olan "The Fun Theory"yi ben de sonuna kadar destekliyorum. Umarım, Türkiye'de en azından bunlar gibi bir örneği bulunur ve biz Türklerin de hayatına biraz olsun oyun katar..

14 Mart 2013 Perşembe

Doğuş Otomotiv CEO'su Berk Çağdaş Yeditepe Üniversitesi'ndeydi!

Berk Çağdaş, Yeditepe Üniversitesi Kariyer Günleri
Yeditepe Üniversitesi Kariyer ve Bireysel Gelişim Ofisi'nin Yeditepe Profesyonel'in desteğiyle düzenlediği Yeditepe Üniversitesi Kariyer Günleri'nde konuşma yapan isimlerden biri Doğuş Otomotiv Genel Müdürü ve CFO'su Sayın Dr. Berk Çağdaş idi. Bu yazımda Berk Bey'in konuşmasından aklımda kalanlar ve yaptığım çıkarımları paylaşacağım.

Kariyer Günleri kapsamında ofisteki görevimden ötürü konuşmanın ilk 5 dakikasını kaçırdım. Öğrendiğim kadarıyla Berk Bey bu süre zarfında kendi geçmişinden bahsetmiş. Ardından, Doğuş Otomotiv'i kısaca özetlerken ben de izleyiciler arasına katıldım. Çağdaş, şirket kültüründen, grup şirketleriden ve alt markalarından kısaca söz ettikten sonra konuşmanın en can alıcı kısmına giriş yaptı, kendi hayat çıkarımlarını ve öğütlerini bizlerle paylaşmaya başladı. Özgeçmiş kısmını internetten araştırıp bulabileceğinizi düşünüp konuşmanın en can alıcı noktasını anlatmaya başlıyorum.
Berk Çağdaş, Yeditepe üniversitesi Kariyer Günleri
Berk Bey'in konuşmasında en çok değindiği noktaların başında sebat etmenin önemi geliyordu. "Kendi iç motivasyonunuzu koruyun, kendinizi bulunduğunuz ortamın en profesörü en yakışıklısı olarak düşünün; özgüveninizin kırılmasına asla izin vermeyin. Karşımıza çıkan engelleri kendi lehinize çevirebileceğiniz farkında olun", bu bölümün ana mesajıydı. Bu durumu sağlayabilmek içinse; değişimlere sürekli açık olmak, yeniliklere ayak uydurabilmek ve geleceğimiz için spesifik, somut hedefler belirleyebilmek oldukça önemli.

Bir diğer tavsiye; kendimize içinde siyaset, ekonomi ve tarihin olduğu bir çatı oluşturmamız yönündeydi. Salt iş bir yere kadar; dünyada var olabilmek adına, bir siyasi görüşü benimseyip basic ekonomi bilgisine sahip olmamız gerektiği aşikar. Geçmişimizden ders çıkarmayı öğrenmenin yanında, tarihi okurken öğrenilen bilgilerin çeşitliliği de ufkumuzun açılmasında rol oynayan önemli destekçilerden birisi.

İş yaşamında çok başarılı olmanın yolunu şu sözleriyle özetledi: "İş yaşamında başarılı olabilmek için ya parayı iyi yöneteceksiniz, ya müşteriyi iyi yöneteceksiniz" O, parayı iyi yönettiği için şu anda Doğuş Otomotiv Genel Müdür'ü koltuğunda oturuyor.
Berk Bey'in bizleri başarıya ulaştıracağını düşündüğü tavsiyelerinden bir diğeri ise farkındalık yaratabilmek. Bu konuya verdiği önemi ise kendi şiketindeki bir anısıyla örneklendirdi: Bir raporun, raporlanma sürecini önemli ölçüde kısaltmanın bir yolunu bulan şirkette daha bir yılı dolmamış bir çalışanını, şirkette çok daha uzun süre bulunarak şu anki pozisyonlarına kavuşan çalışanlar ile aynı seviyeye terfi ettirmiş. Bunun tek sebebini ise, o yenilikçi çalışanın kendi farkını ortaya koyabilmesi olarak belirtti.

Berk Çağdaş, Yeditepe Üniversitesi Kariyer Günleri
Gerek sunum sırasında gönderilen tweetlerden gördüğüm, gerekse dışarıda konuşulanlardan duyduğum kadarıyla bazıları Berk Çağdaş'ı yüksek egosu olan aşırı cool bir birey olarak tanımlasa da ben bu şekilde düşünmüyorum. Oldukça başarılı, sıcakkanlı ve cana yakın bir tavırla sunumunu gerçekleştirip bizlere hayat yolunda önemli bilgiler verdiği kanısındayım. Yakın arkadaşlarım ve bazı üstlerim dış görünüş bakımından beni Berk Çağdaş'a benzettiler; ancak benzerlikler sadece görünüşle sınırlı değil. Benim de Endüstri Mühendisliği okumam ile kariyer hedefimde finans alanı ve otomotiv sektörünün yer alması benzerlikleri artıracak gibi duruyor. Kim bilir belki de bir sonraki Doğuş Otomotiv Genel Müdürü'nün ismi Mert Alpkoçak olur...
Berk Çağdaş, Yeditepe Üniversitesi Kariyer Günleri
Berk Çağdaş'a tecrübelerini bizlerden esirgemediği cana yakın sunumu için, Yeditepe Üniversitesi ve Yeditepe Profesyonel'e ise bu buluşmayı sağladığı için teşekkürler.
Berk Çağdaş sunum sonrasında öğrencilerden gelen soruları yanıtlarken