29 Eylül 2014 Pazartesi

Ayten'e Neden İlan-ı Aşk Ettim?

Hyundai i10, nam-ı değer Ayten'le ilk tanışmamız yaklaşık 10 ay öncesine dayanıyor. Kasım 2013'te Hyundai Assan İzmit fabrikasına yaptığım ziyarette, fabrikanın en merkezi noktasına yerleştirilen Yeni i10'u statik olarak incelemiştim. Bugün ise, direksiyonunun başına geçip deneyimlerimi Akselerasyon'da paylaşıyorum. İlk izlenimim genel anlamda başarılı bir model olduğu yönünde.
Hyundai i10 1.0 Manuel Style
Türkiye'de üretilip tüm Avrupa'ya buradan ihraç edilen i10'nun Akselerasyon için de ayrı bir önemi var. Ayten, Akselerasyon'a gelen ilk manuel vitesli test otomobili. Test araçları genellikle en yüksek donanım ve serinin en üstündeki dizel-otomatik şanzımanlara sahip olduğu için bu zamana kadar manuel araçlarla pek rastlaşmadım. Ancak, i10'un asıl esprisi fiyatı ve baz motor ve donanım seviyesindeki başarısı olduğu için, Hyundai Türkiye bu giriş kombinasyonuyla da i10 basın test aracı çıkarmış.

Ayten'e Neden Evlenme Teklif Ettim?

Normal şartlarda otomobillere evlilik teklif etmiyorum tabii, ama Ayten'de işler biraz farklı. Maliyet odaklı bir otomobilin bu kadar sağlam ve tok hissettirmesi ilk başta beğenimi kazandı. Evet, donanım anlamında kesinlikle teknoloji üssü değil, ancak benim gözümde fiyat/fayda oranında  son derece üstlerde yer alıyor.  Ayrıca, Türkiye'de üretildiği için bizim gelenekleri bilmesi, ona karşı hislerimi gizleyememe sebep oldu ;)
Hyundai i10 1.0 Manuel Style
İlk görüşte aşık olmamı sağlayan standart donanım ve özelliklerini listeleyim:
  • Elektrikli 4 cam ve elektrikli aynalar
  • USB/Aux/iPhone desteği
  • ESP ve Lastik basınç sensörü
  • Ferahlık hissi yüksek iç mekan ve iki kişi için çoğu B segment araçtan (C segmenti ile de yarışır) ferah yaşam alanı sunan arka taraf
  • Anahtarı
İlk dört madde tamam da anahtar ne alaka demeyin. Anahtar, bir otomobille ilk buluşmayı ifade eder. Aklınızda otomobil hakkındaki ilk izlenimi oluşturur. Bu açıdan bakıldığında, i10'nun anahtarı bile sağlam ve güvenilir bir otomobille birlikte olduğunuzun sinyalini ilk başta veriyor. Ayten'in anahtarını bir Golf sahibinin asla yadırgamayacağını iddia edebilirim! Peugeot ve Toyota'nın pahalı modellerinde de sunduğu ve uyduruk hissettiren anahtarlarını gördükçe üzülüyordum. Hyundai'nin bu konuya eğildiğini görünce sevindim.   

Küçük Boyutlar ve Dinamik Çizgiler 

İkinci nesil i10, 2013 Ekim ayından beri Türkiye'de üretiliyor.  2007 yılında tanıtılan ilk nesline kıyasla özellikle dış tasarımda daha agresif bir çizgiye sahip olduğu fark ediliyor. 
Hyundai i10 1.0 Manuel Style
Geriye doğru çekik farları ve tamponun alt kısmındaki büyük havalandırma ızgaraları ile i10, biraz sinirli ve adeta cin gibi bakışlara sahip. Yan profilde C sütununda tavanla birleşen cam çizgisi sportif bir görünüm sunuyor. Kapı çıtaları da dinamizmi destekliyor. Arkada ise daha sakin, ancak genel tasarımla uyumlu köşeli ve bütünleyici bir tasarımla karşılaşılıyor. Arka sis lambaları stop grubundan izole bir şekilde arka tamponun iki yanına yerleştirilmiş.
Hyundai i10 1.0 Manuel Style

27 Eylül 2014 Cumartesi

#BloggerStajda - Volvo'nun PR Ajansında Staj Yapmak

Neden İletişim Ajansı?

2014 yaz stajlarımda ana hedefim, marka tarafı ve ajans tarafı olmak üzere "Otomotiv Sektöründe Kurumsal İletişim" madalyonunun iki yüzünü de deneyimleyebilmekti. İşe yaz başında marka tarafıyla başladım. Toyota Türkiye Kurumsal İletişim Departmanı'nda stajımı başarıyla tamamladım. Ardından, sıra ajans tarafına geldi. Madalyonun bu ikinci yüzünü ise, Volvo Car Türkiye'nin de tüm iletişim çalışmalarının en büyük destekçisi bernaylafem iletişim ve marka yönetimi'nde Eylül ayında dört hafta boyunca deneyimledim. 
"Bu ajans Volvo'nun iletişim ajansı" dedirten ayrıntılarla ofisin her yerinde karşılaşmak mümkün..
Benaylafem Hakkında

Kulağa ilk başta Fransız ismi gibi gelse de bernaylafem %100 Türk ismi :) Berna Sağlam Naipoğlu ve Fem Güçlütürk tarafından 2004 yılında kurulmuş. İletişim dünyasında isimleri başarılı işleriyle bilinen bu iki deneyimli iletişimci, bu yüzden ajanslarının isminde de kendi isimlerini kullanmaktan çekinmemişler. Bugün, ajansa Berna Hanım başkanlık ediyor. Fem Hanım ise, ajanstan ayrılmış ve geçtiğimiz senelerde kurduğu bitki atölyesi labofem'e yoğunlaşmış durumda. Yine de bernaylafem'in çalışmalarına (özellikle yeni proje yaratım süreçlerinde) destek vermeye devam ediyor.
Toplantı odasında bir toplantı sonrası. (Soldan Sağa) Cansu, Fem, Şebnem, Mert(ben), Mısra, ve Bilge.
Bernaylafem, 2014 Eylül itibarıyla Volvo Car Türkiye, JotunCoca ColaMars Athletic, Mastercard gibi aklıma ilk gelen büyük firmalara iletişim ve marka yönetimi hizmetini sunuyor. Açıkcası benim ilgimi en başından beri Volvo dışındakiler pek çekmedi :) Zaten ajansa asıl geliş sebebim, bir otomobil markasının ajans kısmında yürüttüğü çalışmaları deneyimlemek ve içinden otomobil geçen işler yapmaya devam etmekti.. 
 Eylül Ayı Saış Kampanyası Bültenini Hazırlarken..
İletişim Ajansında Ne İş Yaptım?

Ajansın tüm müşterileri için çeşitli işler yaptım. (İtiraf edeyim, Volvo'nunkileri daha bir severek yaptım) Bu işler, basın etkinliğinin kurgulanmasına yardımcı olmak da oldu, basın bültenini hazırlamak da. Dijital basın veritabanını da genişlettim, müşterilerimiz hakkında basında ve portallarda(dijital yayınlarda) çıkan yansımaları da derledim... Tüm bu yoğunluğun yanında, sabahları peynirli omlet partisi vermekten de geri kalmadım :)
Sabahların vazgeçilmezi, peynirli omlet partisi.
Yukarıdaki fotoğraf tek başına bile bernaylafem'in ofis ortamının ne kadar sıcak ve rahat olduğunun bir kanıtı. Bir kurumsal firmada oluşması güç aile-ev ortamı burada var. Benim kişisel yorumum bu mutlu ekosistemin, ortaya çıkan başarılı sonuçlarda oldukça yüksek bir etkisinin olduğu yönünde.

Ajans vs. Marka

Toyota Türkiye ile kıyasladığımda ajanstaki iş temposunun bir nebze daha yoğun olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca, rutinin dışında müşteri tarafından gelen ve deadline'ı çok uzak olmayan işler, tempoyu daha da artırıyor. Bir de markaların kurumsal iletişim departmanları sadece kendi markalarıyla ilgili işler yaparken, ajanslar (örnek veriyorum) 10 marka ile aynı anda ilgileniyor. Bu da yoğunluğu artıran temel etkenlerden. 



Bu yoğunluk asla olumsuz algılanmasın tabii. İşini seven ve çalışma ortamından memnun birisi, zaten yoğunluğun y'sini hissetmiyor. Mesela ben bile bu kısa birliktelik süresinde, sabah çalışmaya değil de arkadaşlarla buluşmaya geliyor gibi hissediyordum.

Son Söz ve Bir Sonraki Durak

Özellike Şebnem, Pınar ve Mısra'ya ve de tabii ki Berna Hanım'a güzel bir stajı daha geride bırakmamı sağladıkları ve tüm destekleri için bir kez de buradan tekrar teşekkür ediyorum.

Bir sonraki #BloggerStajda yazısı, tahminen 2015 yaz aylarında gelecek. Ve de yüksek ihtimalle kurumsal bir otomobil firmasının üretim, planlama yada satış bölümü ile ilgili olacak. Hatta, otomotiv sektöründe deneyimli ve bilgili stajyer arayışında olanlarla linkedin'den iletişime geçebiliriz ;)

22 Eylül 2014 Pazartesi

Peugeot 3008. Maceraperest Aslan.

Peugeot 3008
Peugeot 3008 için fotoğraf çekim mekanı araştırırken, önceliğim bir Fransız'a en uygun mekanı bulabilmekti. Bir Fransız bir üzüm bağında kendini asla yabancı hissetmez diye düşündüm. 3008'in maceraperest karakterini de göz önüne aldığımda asfalt dışında, hafif arazi koşullarını tadabileceğimiz bir mekan mükemmel bir seçim olurdu. 
Peugeot 3008
Bu yüzden, Tekirdağ'daki Barbare Wines ile iletişime geçtim. Sağolsun, Barabare Wines Genel Müdürü Tülin Hanım büyük bir sıcaklıkla çekim yapma talebimi kabul etti. Biz de Peugeot 3008 ile İstanbul-Tekirdağ arası keyifli bir yolculuk gerçekleştirip, otomobili yol boyu deneyimledikten sonra, Boray'ın emeğiyle kartpostal tadında fotoğraflar çektik... 
Peugeot 3008
Makyajla Birlikte Gelen Alımlı Bakışlar

Peugeot 3008, ilk olarak 2008 yılında satışa sunuldu. 5 yılda 500binin üzerinde satıldı. 2014 model yılı içinse, ön yüzde yoğunlaşan bir makyaj operasyonuna tabii tutuldu. 
Ön farlar, ızgaralar ve motor kaputunun tasarımı makyajla birlikte tazelenmiş.
Makyaj operasyonunun ardından ön tarafta, farların, ızgaraların ve motor kaputunun yenilendiği görülüyor. İlk olarak yeni 308'de kullanılan alttan yarım ayrık ön farlar, makyaj sonrası 3008'de de kullanılmaya başlanmış. Ayrıca, yine güncel Peugeot'larda bulunan logo ve yazı ikilisi de ön yüzde kendine yer bulmuş.

8 Eylül 2014 Pazartesi

Peynir Ekmek Gibi Satan Nice Volvo'lara...

Volvo XC90 Dünya Lansmanı, Ağustos 2014
Volvo, geçtiğimiz hafta memleketi İsveç'te düzenlediği lansmanla, yeni XC90'ın üzerindeki sis perdesini kaldırmıştı. 12 yıllık satış süreci ve 600bin adedin üzerinde satılan ilk nesil XC90'ın halefi, ikinci nesil XC90, yeni nesil safkan Volvo'ların ilk örneği olarak ortaya çıktı. Drive-E motorlar, ölçeklenebilir SPA altyapısı, ve üstün güvenlik donanımları gibi tamamı Volvo Ar-Ge'sinin ürünü ekipmanlara sahip model, tasarımıyla da büyük ilgi gördü.
Volvo XC90 "First Edition"
Lansmanın ardındansa, Volvo'nun kuruluş yılına ithafen üretimi 1927 adet ile sınırlandırılan "First Edition" özel seri ilk Volvo XC90'lar, sadece internetten satın alınmak üzere 3 Eylül'de satışa sunuldu. Satış süreci ise pek uzun sürmedi. Her biri numaralı plakalara sahip First Edition'lar 47 saat içerisinde tükendi.

1927 Adet "First Edition" Modeli Kimler Satın Aldı?


47 saat içerisinde siparişini geçen isimler arasında, Google Glass tasarımcısı Isabell Olsson(no.650), sıradışı şapka tasarımcısı Elvis Pompilio(no.100), müzik endüstrisine yeni bir yön veren Spotify'ın kurucusu Daniel Ek(no.14) gibi isimler var. 1927 modelin 2 adedinin Türkiye'den satın alındığı da biliniyor, ancak isimlerin kim oldukları açıklanmadı. 

Kendi açımdan işin en sevindiğim taraf ise, Volvo'nun yeni döneme girdiği bugünlerde de eski "kendine has" müşteri kitlesini koruması. "Kendine has" müşteri kitlesini kelimelerle anlatmak biraz zor... Tam olarak ne demek istediğimi aşağıdaki reklam çok güzel özetliyor :)
Volvo Yeni Bir Döneme Giriyor. Peki, Gelecek Planları Ne Durumda?

Ford, Volvo'yu satın aldıktan sonra (1999) Volvo'lar, Ford otomobillerle ortak altyapıyı (motor, şanzıman, platform) paylaşmaya başladı. Volvo, 2005'te kar etmemeye başladı. Birkaç sene sonra satılığa çıkarıldı. 2010 yılında Çinli Geely, Volvo'yu Ford'dan satın aldı. Bu gelişmeyi takiben Volvo, tüm Volvo modellerinin %100 Volvo ürünü olması için çalıştıklarını ve Volvo'nun yeni bir döneme girdiğini açıkladı. Bir başka deyişle yeni Volvo modellerinin tasarım, şasi, motor, şanzıman gibi tüm kalemlerini Volvo kendisi geliştirecekti. 

Az yer kaplayan, hafif, ekonomik ve verimli Volvo Drive-E Motor

5 Eylül 2014 Cuma

BMW i8, Borusan Oto Ataşehir'de Düzenlenen Törenle Tanıtıldı!

BMW i8 Türkiye Lansmanı
BMW'nin büyük ilgiyle beklenen ve "Born Electric" (Doğuştan Elektrikli) sloganıyla vurgulanan "BMW i" markasının Türkiye lansmanı, 3 Eylül akşamı yapıldı. Yaz başında hizmete giren Borusan Oto Ataşehir'de gerçekleşen ve ve hareketli şovlarla desteklenen statik (sürüş yapılmayan) tanıtım etkinliği sonrasında, süper-spor hibrit otomobil BMW i8 Türkiye'de müşteri ve basınla ilk kez buluşmuş oldu.

Etkinlikte çektiğim görüntülerden oluşturduğum videoyu aşağıda izeleyebilirsiniz.

BMW i8

BMW i markasının süper sporcusu i8, performanslı olduğu kadar tutumlu da. i8, 0-100km/h hızlanmasını 4.4 saniyede tamamlayıp maksimum 250 km/h hıza (limitli) ulaşabiliyor. Tüm bunları yaparken 100km'de fabrika verisi ortalama 2.5 litre yakıt tüketip sadece 59gr/km CO2 salınımı yapıyor. Bu tüketim değerleri, bugün satıştaki çoğu şehir içi ve spor hybrid otomobilden (Prius, Yaris Hybrid, Panamera S E-Hybrid...) daha başarılı. BMW mühendisleri gerçekten iyi bir iş çıkarmış görünüyor.
BMW i8 Türkiye Lansmanı
i8'in fütüristik tasarımı sadece göze hitap etmekle kalmıyor, aynı zamanda 0.26 Cd'lik sürtünme katsayısı (Mercedes-Benz CLA 0.22 Cd, Tesla Model S 0.24 Cd) ile tüketim verilerinin düşük olmasına da katkı sağlıyor. Verimliliği asıl sağlayan ise, tabii ki elektrikli ve benzinli motorun oluşturduğu hibrit yapı.
BMW i8 Türkiye Lansmanı