28 Eylül 2013 Cumartesi

Amerika'da Ehliyet Kullanımı ve Uluslararası Ehliyet Bilinmezliği

Geçtiğimiz yaz bir ayımı San Francisco, Amerika'da geçirdim. Amerika'ya gitmeden önce orada araç kiralayabileceğimi öngörerek yurtdığında ehliyet geçerliliği hakkında bilgi almıştım, ama bazı bildiğim doğrular yanlış çıktı. Bu yüzden, kulaktan dolma bilgilerin çevrelediği Uluslarası Ehliyet gerçekleri ile ilgili bir yazı yazmak şart oldu.
Öncelikle Amerika'da yaşadıklarımdan biraz örnekler vereyim:
  • Amerika'da otomobil kiralarken (Hertz'den kiraladık) hiçbir şekilde ehliyet sorulmadı. Tüm işlemleri pasaport ile halledebildik. Araç kiralamak için tek koşul 25 yaş üzerinde olmaktı. Rent A Car firmaları ehliyetiniz olup olmadığıyla ilgilenmiyor. Hem araç kiralayanlar hem de Rent A Car firmaları, ehliyet olmadan araç kullanıldığında tüm cezai sorumlulukların sürücüye ait olduğunun bilincinde. Bu yüzden ehliyetsiz araç kullanıp araca herhangibir hasar vermeniz durumunda -yasalar sağolsun- Rent A Car firması hiçbir maddi zarara uğramıyor. (Yunanistan'da araba kiraladığımızda ehliyet göstermemiz istenmişti, Türkiye Cumhuriyeti ehliyeti kabul edilmişti.)
  • Tesla Model S'i test etmek istediğimde benden California eyalet ehliyeti yada Uluslararası Ehliyet göstermemi istediler. Bizim klasik Türkiye Cumhuriyeti ehliyetini gösterince ise doğal olarak kabul etmediler. Bu yüzden otomobili ancak bir görevli şoförlüğünde test edebildim.
Bizim başımıza gelmedi, ama varsayalım ki yurtdışındasınız, uluslararası ehliyetiniz yok ve polis tarafından durduruldunuz. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti ehliyeti -süre ülkeden ülkeye değişmekle birlikte- ülkeye giriş yaptığınız tarihten itibaren bir yıl süreyle kullanılabiliyor. Daha uzun kalacaksanız bulunduğunuz ülkenin ehliyetini almanız mantıklı bir hareket olacaktır. 
  • Uluslararası ehliyetin geçerliliği sadece 1 yıldır. 
  • Uluslararası ehliyetler, alıdığı ülkede geçerli değildir, Uluslararası Karayolu Sözleşmesi'ni imzalayan ülkelerde geçerlidir. Türkiye'den aldığın uluslararası ehliyet, Türkiye'de geçerli değildir.
  • Türkiye'de uluslararası ehliyet, sadece "Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu" tarafından verilebiliyor. Hiçbir ekstra teste, sınava vb. denetimden geçmeden -eğer ehliyetinizi en az bir yıl önce almışsanız- sadece(!) 346 TL gibi bir ücret ödeyerek uluslarası ehliyet sahibi olabiliyorsunuz. Örnek vermek gerekirse, İngiltere'de aynı belgenin sadece 5.5 sterline alınabiliyor olması güzelim ülkemdeki bu uygulamaya sitem etmeme yetip de artıyor. "Yurtdışına çıkanın zaten parası çoktur, nereden sömürsek, kazıklasak kardır" mantığıyla hareket eden bu sistem, yeni ehliyet torba yasasıyla birlikte değişeceğe benziyor. Ehliyet torba yasası meclisten geçtiği zaman, tüm ehliyetler uluslararası ehliyet geçerliliğine de sahip olacak.  (Turing'in web sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.)
Amerika dışında konuşmak gerekirse, uluslararası ehliyetin en çok kullanıldığı yer sınır kapılarıdır. *Yunanistan ile Türkiye arasındaki sorunlar yüzünden otomobille Türkiye'den Yunanistan'a geçerken zaman zaman sınır kapısındaki Yunan görevliler tarafından sürücülerden uluslararası ehliyet gösterilmesi istenebiliyormuş. Tabii ki kıvrak Türk aklı bu sorunun da çözümünü bulmuş. Uluslararası ehliyeti olmayanlar Yunanistan'a geçmenin daha sorunsuz olması için Bulgaristan üzerinden Yunanistan'a giriş yapıyormuş. Bulgaristan Türkiye'den gelenlere uluslararası ehliyet sormadığı gibi Yunanistan da Bulgaristan'dan gelen araçlara uluslararası ehliyet sormuyormuş.*

Sonuçta uluslarası ehliyet alınmasa şart değil, ama Türkiye Cumhuriyeti ehliyetiniz size çoğu zaman sorun çıkarmayacaktır. Sınır kapısından  -özellikle Yunanistan ile aramızdaki sınır kapısından- geçmediğiniz sürece Türkiye Cumhuriyeti ehliyeti sorunsuz bir ulaşım sunacaktır. Yine de her ihtimale karşı kendinizi garantiye alanlardansanız uluslarası ehliyeti alın tabii.

Umarım, faydalı olmuştur. Bunların dışında herhangibir sorununuz varsa yorum olarak yazabilir yada bana ulaşabilirsiniz.

*...* Bloglardan ve forumlardan derlediğim sürücü yorumları ve deneyimleri bu şekilde.


--İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar--

Tesla Model S detaylı incelemesi ve test sürüşü notlarını okuyun. 

26 Eylül 2013 Perşembe

Yeni Sürüş Asistanınız: Driwe!

Driwe
25 Eylül 2013 Çarşamba günü gerçekleşen, katılamasam da bilgisayar başından seyrettiğim Webrazzi Summit'te Driwe'nin lansmanı yapıldı. Driwe'yi bir sürüş asistanı olarak tanımlayabiliriz. Otomobillerle ilgili yeni bir teknolojik girişim, çoğu yüksek fiyatlı otomobildeki yol bilgisayarlarının sunduklarını ve hatta daha fazlasını, otomobilin sigortasına takılan adaptörü ve iPhone uygulaması aracılığıyla sunmayı hedefliyor. Yüksek fiyata sunulan yüksek teknolojiyi, herkes için ulaşılabilir hale getirmek Driwe'nin temel hedefleri arasında.
Driwe
Driwe, donanım ve yazılım olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Donanım kısmını oluşturan adaptör, otomobilin sigorta sistemindeki -genelde arıza tespiti için kullanılan- "OBD" girişine bağlanıyor. Bu adaptör, edindiği verileri Bluetooth 4.0 aracılığıyla iPhone'a iletiyor. Daha sonra iPhone'daki Driwe aplikasyonu, elde edilen verileri yorumlayıp otomobilin durumu ve sürüş hakkında sürücüye çeşitli bilgiler veriyor.
Driwe
Driwe'nin verdiği bilgileri üç aşamada özetlenebilir: Sürüş öncesi, sürüş, ve sürüş sonrası. Sürüş öncesinde, otomobilin sürüşe hazır olup olmadığı, otomobilin mekanik, elektronik vb. aksamında sorun varsa sorunun çözüm yolları gibi bilgiler bildiriliyor. Sürüş'te ise; motor kullanımı, yakıt tüketimi, yolculuğun yakıt giderleri, hız sınırları hakkında bilgiler, benzin seviyesi vb. bilgiler sunuluyor. Sürüş sonrasında ise sürüş hakkındaki bilgileri özetleyen ve bu bilgilerin puanlandığı sürüş karnesi, sürücüye gösteriliyor.
Driwe
Yukarıda sayılan özelliklerin dışında gelecekte bir dolu sıradışı özellik yukarıdaki sayılanların yanına eklenecek. Driwe'nin çılgın takımının aklında, kablosuz benzin ödemesi yapmak, kaza raporu sunmak, ses komutlarıyla uygulamayı kontrol etmek vb. özellikleri geliştirmek var. Öncelikle seri üretime geçilmesi gerekiyor tabii:) Şimdilik 149 TL'ye ön sipariş vermek mümkün. Sunum sırasında fiyatın pazar talebine göre değişebileceği belirtildi. İlk teslimatların ise 2014'ün ilk çeyreğinde yapılması planlanıyor.
Driwe
Bugüne kadar yapılan testlerde Driwe'nin verilerinin doğruluk oranı %95 olarak ölçülmüş. 1996 model ve yukarısındaki tüm otomobillerde çalışıyor. Driwe, genellikle yüksek fiyatlı otomobillerin yol bilgisayarları ile sunduğu verileri, hatta daha fazlasını, tüm otomobiller için kullanılabilir hale getiriyor. Temel hedefi yüksek teknolojiyi kitlelere yayabilmek.
Automatic.
Peki, Driwe bu alanda rakipsiz mi? Hayır, değil. Driwe'nin bir numaralı rakibi, Driwe'nin oldukça benzer özelliklerine sahip (yine adaptör ile otomobil sigortasından verileri alıp iPhone uygulamasında yorumlayan) ancak sadece Amerika'da çalışan Automatic. Bu noktada Driwe'yi sadece Automatic'in bir kopyası olarak görmek ve köşeye atmak mantıklı bir hareket değil. Yemeksepeti'nin de Yoyo'nun da Amerika'dan devşirme sistemler olduğunu; öncü olmadıklarını ama dünyadaki diğer örnekleri ile kıyaslandığında oldukça başarılı işler yaptıklarını hatta örnek alındıklarını hatırlamak gerek. Bu noktada Türk kullanıcılar için yenilikler sunan Driwe'nin yolu açık olsun. Açıkcası, bu heyecan verici girişimin ve benzerlerinin ileride sürücü alışkanlıklarında ve otomotiv sektöründe değiştireceklerini görmek için sabırsızlanıyorum. Keep going Driwe!

Daha fazla bilgiye Driwe web sayfasından ulaşabilirsiniz.

25 Eylül 2013 Çarşamba

Volvo Türkiye, Spotify'ı Türkiye'deki Otomobillerine Entegre Etti

Geçtiğimiz günlerde yurtdışında oldukça popüler olan Spotify Türkiye'de de kullanıma açıldı. Çevrimiçi ve çevrimdışı müzik dinleme imkanı sunan Spotify'ı sene başında (Mayıs 2013) araçlarına entegre ederek bu hizmeti otomobillerinde sunan ilk otomobil markası Volvo olmuştu. Volvo Türkiye ise, Spotify'ın Türkiye'de kullanıma açılmasını fırsat bilerek bu popüler hizmeti Türkiye'de satılan Volvolara entegre etti.
Türkiye'de kullanıma açılan Spotify, Volvo'nun Türkiye'deki araçlarında da entegre olarak kullanılacak.
Spotify, "Sensus Connected Touch" araç içi medya sistemine sahip tüm Volvolarda kullanılabilecek. Ses komutları ile kontrole izin veren sistem sayesinde, Spotify üzerinden müzik dinlemek için tek yapmanız gereken müziğin adını söylemek. Spotify sayesinde araç içinde sınırsız bir müzik arşivi sizin oluyor. Volvo'nun bu hamlesi, BMW'nin iPod bağlantısı sunmasından sonra araç içi müzik-eğlence sistemlerinde yeni bir mihenk taşı olarak kabul edilebilir. Gecikmeli olsa da Spotify'ın Türkiye'de kullanıma açılması ile Volvo'nun Türk kullanıcıları da bu güzel özellikten faydalanabilecekler.

22 Eylül 2013 Pazar

Infiniti, "Q" İsminin Sırrını Açıklıyor

Infiniti Q50
İş otomobil model isimlendirmesine gelince, bir model ismi beklenenden çok daha yoğun bir anlam barındırabilir. Infinity, geçtiğimiz yıl açıkladığı yeni isimlendirme stratejisiyle kafaları biraz karıştırmıştı. 2014 model yılından itibaren tüm Infiniti model isimleri "Q", arazi araçları ise "QX" ile başlayacak. Tarihsel bir önemi olan "Q"nun gizemi ise Infiniti tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir video ile açıklandı.

Q model ismi, Infiniti'nin ilk otomobilinde kullanılmıştı. Bugün ise "Q" ismine geri dönülerek efsaneye saygı ve güçlü kökler vurgulanıyor. Bu geçiş ise yepyeni Q50 ile birlikte başlıyor. G37 Sedan haricindeki tüm modeller 2014 yılı itibarıyla yeni isimlendirme sistemine uyum sağlayacak. G37 Sedan ise 2015 yılına kadar mevcut ismini koruyacak.

Kafanız karıştıysa eğer; aşağıdaki videoyu izleyin ve Infiniti'nin yeni isimlendirme stratejisi hakkındaki fikirlerinizi yorumlarda paylaşın.

17 Eylül 2013 Salı

Kadın ve Erkek Gözünden Smart Fortwo Test Sürüşü ve Detaylı İncelemesi

Smart'ı kadın ve erkek gözünden değerlendirdik.
Belirli bir alana odaklanmış ve o alanda en iyi olmaya çalışan tematik otomobilleri hep sevmişimdir. O tematik otomobillerden birini, Smart Fortwo'yu, geçtiğimiz hafta Bebek Şenliği kapsamında test ettik. "Ettik" diyorum; çünkü bu seferki inceleme testi bu zamana kadar gerçekleştirdiklerimden farklı olarak karşı cinsin yorumlarını da içeriyor. 
Kadın gözünden Smart
Kadın Gözünden Smart Fortwo


Yoğun bir İstanbul Bienali turunun ardından son durağımız Bebek Şenliği oldu. Şenlik alanını gezerken gözümüze şirin tasarımıyla Smart Fortwo takıldı. Standa gidip kısa bilgi aldıktan sonra test sürüşüne çıktık. 

Şehiriçi trafiğinde boyutlarıyla fark yaratan bu arabayı incelemeye başladığımda sadece tasarımıyla değil işlevselliğiyle de göz doldurduğunu farkettim. Küçük olmasının dezavantajları olacağını düşünüyordum, fakat arabanın koltuğuna oturduğumda koltuğun yüksekliği ve hareket etme alanının geniş olması beni haksız çıkardı.

Bebek trafiği, Smart'ı kullanırken çile olmaktan çıkıyor. Cumartesi günkü trafik her zamanki gibi yoğun olsada Smart’ın küçük olmasının avantajı benim bu stresimi bir nebze de olsa azalttı. Araba durduğunda motorunun da durması faydalı bir özellik. Ayrıca, şirin tasarımının insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi fark etmemek mümkün değildi. Benim için oldukça zevkli geçen test sürüşünün ardından sıra park etmeye geldi. Paralel park etmede çok iyi olmadığımı biliyorum, ama küçük boyutları sayesinde ben bile kolaylıkla park edebildim. Sadece park kolaylığı bile Smart'a bir kere daha hayran kalmamı sağladı.

Bir kadın gözünden Smart Fortwo’yu değerlendirmem gerekirse size şunu söyleyebilirim. Trafikte daha az ve stressiz vakit geçirmek demek, kendinize daha çok vakit ayırmak demek J
Erkek gözünden Smart
Erkek Gözünden Smart Fortwo
Hangi Otomobil? Smart Fortwo Passion 
Nerede? Bebek Sahil Yolu
Ne zaman? Cumartesi günü, 5 suları

Erkek gözünden Smart
Cumartesi akşam 5 sularında Bebek sahil yolu, trafikte sağladığı kolaylıkla ve park sorunsuzluğuyla ünlenen bir otomobili test etmek için en iyi parkur olsa gerek. Trafik o kadar sıkışık ki Kitchenette'in hizasından Chilai'nin önündeki kavşağa(yaklaşık 500m) ulaşmamız 5dkdan fazla sürüyor. Ön koltuklar oldukça rahat ve iç hacim son derece cömert. Test aracındaki cam tavanın da bir getirisi olarak iç mekan oldukça aydınlık. 2.6 metrelik bir otomobilden beklediklerimin fazlasını buluyorum anlayacağınız. 
Passion donanımlı test aracının içi.
Sürekli dur-kalk yapıyoruz. Her durduğumuzda ECO modu sayesinde motor da duruyor, ayağımı frenden çekince motor da tekrar çalışmaya başlıyor. Yakıt tüketimini düşüren artı bir özellik. İstenildiği takdirde orta konsoldaki buton ile devre dışı bırakılabiliyor.

Smart'ı kullanırken; diğer araç sürücülerinin, onların geçemedikleri yerlerden geçmeye çalıştığım için beni kıskandıklarını fark ettim. Bu yüzden çoğu zaman yol vermemekte diretseler de onlara rağmen daracık yerlerden geçmek son derece keyifliydi. Sadece bu zevk için bile bu otomobil kullanılabilir:) 

Yüksek performanslı kullanma çok olmadı. Yine de gazı köklediğinizde bile otomobilin sakin bir şekilde hızlandığını söyleyebilirim. Dikine park yeri aramak çok daha eğlenceli.
Stantda duran Pulse donanımlı aracın içi.
Sıkışık trafiği, iç mekandaki her köşeyi kurcalayacak zaman yaratıyor. Klima kontrolleri farklı tasarımı ile ilk başta dikkat çekiyor. Farklı tasarım, kullanımda zorluk yaratmıyor. Radyo/medya kontrolleri Mercedes-Benz modelleriyle benzer bir tasarıma sahip. Passion donanımında torpido gözü kapaksız gelirken diğer donanımlarda kapaklı torpido gözüne terfi ediyorsunuz. Ayrıca, orta konsolun en üstünde bulunan devir göstergesi ile saat de Pulse donanımından itibaren sahip olduğunuz artılarından. Orta konsolun en altında ise, sis farı, dörtlü flaşör gibi butonlar bulunuyor. 
Kontak anahtar girişi iki koltuğun arasında, vites kolunun arkasında.
Malzeme kalitesi beklentilerimin altında olan iç mekandaki en büyük eksiklik saklama gözlerinin azlığı. Bu fiyattaki bir otomobilde standart olmasını beklediğim elektrikli yan ayna kontrollerinin baz donanımından itibaren sunuluyor olmaması ise bir diğer negatif özellik. İki koltuğun arasında ise ECO düğmesi bulunuyor. Kontak anahtar girişi vites kolunun hemen arkasında. 

Bu arada, test otomobilinin direksiyonu beklediğimden ağırdı. Yetkililerden öğrendim ki bunun sebebi test aracının 2011 model, elektrikli direksiyon sisteminin ise 2013 model yılından itibaren sunuluyor olması. 2013 model yılından eski Fortwolar elektrik desteksiz, ağır bir direksiyon kullanıyor. Bu yüzden test aracının direksiyonu ile standta duran duran 2013 model Fortwo'nun direksiyonu arasında dağlar kadar fark var. Elektrik destekliye geçmeleri yerinde bir karar olmuş.
Fortwo'nun bagajına sadece arka camı açarak da ulaşmak mümkün.
Bagaj camı bagaj kapağından bağımsız olarak açılabiliyor. Bagaja ulaşmak içinse ilk önce arka camı yukarı doğru açtıktan sonra geri kalan parçayı mandallarından serbest bırakarak aşağıya doğru açmanız gerekiyor. Smart'ın bagaj hacmi boyutlarına göre hiç de küçük değil, 220 litre.
Donanım

Smart, 2013 yılı itibariyle Türkiye'de Coupe ve Cabrio olmak üzere iki gövde tipi ile Passion(Cabrio), Passion+(Coupe), Pulse(Coupe), ve BRABUS+(Coupe) olmak üzere dört ana donanım paketi ile satılıyor. Passion+ ve BRABUS+, Türkiye'ye özgü bir donanım paketleri. Yurtdışındaki Passion ve BRABUS paketlerinin genişletilmiş bir versiyonları. Passion baz model olarak sayılırken Pulse, Passion'a göre daha dinamik öğelerin bulunduğu bir versiyon oluyor. BRABUS+ ise motoru ve görsel donatılarıyla diğer versiyonlardan farklılaşıyor. 

Tüm modellerin ön farlarında Xenon kullanılıyor. Pulse ve BRABUS+ donanımlı Smart'ın dış mekandaki belirtileri, sis farları ile daha kalın tabanlı lastikler oluyor.
Smart Standı, Bebek Şenliği
Motorlar

Fortwo, Türkiye'de iki farklı benzinli motor ile satılıyor. BRABUS+ versiyonu 1.0 litre 102 Hp, diğer versiyonlar ise 1.0 litre 71 Hp motorlara sahipler. Yurdışındaki dizel ve elektrikli üniteler Türkiye'ye getirilmiyor. Tüm modeller standart olarak 5 ileri otomatikleştirilmiş şanzımanla kombine edilirken Pulse donanımıyla gelen üç kolllu direksiyonun arkasındaki kulakçıklardan vites değişimi manuel kontrol edilebiliyor.

Sonuç

Smart'ın fiyatı 40bin TL civarında. Test etmeden önce "Bu otomobile bu para verilir mi ki?" şeklindeki bir önyargım, testten sonra "İstanbul'da yaşıyorsan aslında verilebilir" şeklindeki düşünceye dönüştü. Bu düşüncemi destekleyen bir diğer unsursa zaten şehiriçi sürüşlerinde otomobilde çoğunlukla tek kişi seyahat edildiği gerçeği. Fortwo, fazla koltukların getirdiği fazla yakıt tüketimi gibi sorunları azaltıyor; üstüne trafik içinde manevra kolaylığı ve park etme kolaylığı sağlıyor. Önyargılardan kurtulmak için otomobilin en az bir kere sürülmesi şart. Testten sonra aklımda tek bir soru kalıyor: "Az da olsa Mercedes-Benz kalitesi ve prestiji nerede peki?"...

15 Eylül 2013 Pazar

Volvo'nun Yeni Tasarım Çizgisi

Volvo Concept Coupe
İsveçli otomotiv devi Volvo, 65. Frankfurt Otomobil Fuarı'nda konsept modeli Volvo Concept Coupe'yi görücüye sundu. Concept Coupe, önümüzdeki yıl tanıtılacak olan yeni XC90 ile başlayacak Volvo'nun yeni tasarım çizgisindeki ana unsurları içeriyor.
Volvo Concept Coupe
Volvo Concept Coupe
Volvo Concept Coupe
Yatık T şeklinde ön LED güzdüz farları ön taraftan bakılınca hissedilen en baskın detay. Aynı şekilde arka stopların tasarımı da yeni Volvo modellerinin tasarımlarına göz kırpıyor. Yeni Volvo tasarımının ön gösteriminin yapıldığı Concept Coupe aynı zamanda eski ikonik Volvo modellerinden de detaylar barındırıyor. 1960'ların efsane Volvo modeli P1800 ile benzer oranlara sahip Concept Coupe. Özellikle yandan bakıldığında bu benzerlik daha da belli oluyor.
Volvo Concept Coupe
Volvo Concept Coupe
Yeni Volvo tasarımının ipuçlarının verildiği Concept Coupe'nin haricinde yeni XC90 çıkana kadar iki adet daha konsept otomobil tanıtılması bekleniyor.
Volvo Concept Coupe
Volvo Concept Coupe
Tasarımdaki yeni karakteristik detaylarla Volvo'nun imajı önümüzdeki yıllarda daha da yükseleceğe benziyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

-İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar- 

12 Eylül 2013 Perşembe

Tesla Model S Detaylı İncelemesi ve Test Sürüşü Notları


Tesla Model S
Babam, bu sene Temmuz-Ağustos aylarında Stanford Üniversitesi’nde visiting professor olarak görev aldı. Ben de Ağustos ayını hem Silikon Vadisi’nin kültürünü öğrenmek hem de Amerika’yı deneyimlemek adına Silikon Vadisi’nin merkezlerinden Palo Alto’da geçirdim. Silikon Vadisi; Apple’dan Google’a, Intel'den Hewlett-Packard'a, teknoloji geliştiren birçok şirketin genel merkezlerine ev sahipliği yapıyor. Bu bölgedeki yüzlerce teknoloji şirketinin içerisinde beni en çok heyecanlandıran ise, adını ürettiği ilk otomobili olan elektrikli spor otomobil Roadster ile duyurup bugün satışına devam ettiği yine elektrikli premium sedan modeli Model S ile büyümeye devam eden, geleceğin firması Tesla Motors. Buralara kadar gelmişken Tesla’yı görmeden, Model S’i deneyimlemeden gitmek olmaz dedim ve genel merkeze doğru çıktım yola.

Tesla Motors HQ

Tesla Motors’un genel merkezi Palo Alto’nun 5km güneyinde. Genel merkez, şehrin karmaşasından uzakta, at çiftlikleriyle komşu sakin bir araziye kurulmuş. Gösterişsiz, sade bir mimarisi var. Etrafını kuşatan çiftliklerin dışında bir diğer komşusu Linkedin’in Palo Alto kampusü. Genel merkezde yönetim birimlerinin dışında bir adet showroom bulunuyor, ancak bu showroom sadece davetli misafirlerin kullanımına açık. Ben ise davetsiz Tanrı misafiri olarak genel merkezi ziyaret ettiğimden dolayı lobideki görevli tarafından nazikçe Palo Alto’nun 2km kuzeyinde bulunan Tesla Motors Menlo Park Showroom'a yönlendiriliyorum.
Tesla Motors Menlo Park Showroom

Menlo Park’taki Tesla Motors showroomu oldukça merkezi, şehrin kalbinin attığı bir lokasyonda. Elektrikli otomobil üreten markanın imajını desteklercesine doğal ürünlerin kullanıldığı, sade bir mimariye sahip. Showroom gerçek alıcılara hizmet ettiği kadar benim gibi Amerika dışından gelen ve Tesla’yı merak edip görmek isteyen insanlara da hizmet ediyor. Showroom’a girdiğinizde sizi kırmızı bir Roadster karşılıyor. Prestij için sergilenen bu modelin kapıları kilitli. Roadster'ın arkasındaki Tesla logolu aksesuarların satıldığı Tesla Shop’un ardında ise biri beyaz, biri siyah iki muhteşem Model S duruyor. Bu noktada satış görevlilerinden Charlie beni karşılıyor. Başlıyor Tesla’yı, Roadster’ı ve Model S’i anlatmaya…
Ali Ağaoğlu, bir adet turuncu Tesla Roadster'ıaraştırmalarda kullanılmak üzere İTÜ'ye hediye etmişti.
Tesla Motors, Silikon Vadisi'nde yaşayan birkaç hayalperest tarafından 2003 yılında elekrik enerjisi kullanarak geleceğin otomobillerini üretecek bir teknoloji şirketi olarak kuruldu. İlk ürettiği model olan ve 2008 yılında satışa sunulan Roadster, temelde Lotus Elise platformunu kullanan; fakat tamamıyla elektrikli, sofistike, ve hızlı bir zengin oyuncağıydı. Roadster, Tesla için yüksek iyi bir imaj yaratmakla kalmadı, Model S’in ve 2014'te satışına başlanacak Model X'in geliştirme masraflarını da finanse etti. Tesla ile ilgili bu kısa bilgiden sonra Charlie bu sefer de Model S ile bilgi veriyor. Otomobille ilgili yeterli bilgiyi aldıktan sonra ise otomobili kendim kurcalamaya devam ediyorum. Ardından, yine Charlie ile birlikte test sürüşüne çıkıyoruz. 

Yazının devamında Model S'in detaylı incelemesini bulabilirsiniz.


Dış Tasarım


Model S oldukça sade, şık ve minimalist bir tasarıma sahip. Tasarım gayet orantılı ve tasarımda gözü rahatsız eden herhangibir fazlalık yok. Özellikle otomobile ön taraftan bakılınca hissedilen güçlü ve kaslı görünüm otomobilin hızına gönderme yapar nitelikte. Otomobilin ön aydınlatma grubunda xenon farlarla birlikte, arka aydınlatma grubunun tamamında ise LED kullanılmış. Kişiselleştime adına dış mekanda 9 farklı gövde rengi ile 2 boyutta toplam 5 farklı jant tasarımı; iç mekanda ise birçok farklı renkte koltuk kumaş rengi ile orta konsol kaplaması seçenekleri sunuluyor. 
Tesla Model S
Tesla Model S'in tüm kişiselleştirme seçenekleri bu duvarda görülüyor.
İki parçalı panoramik cam tavan opsiyon listesinde yer alıyor. Cam tavanın ön parçası açılabilirken, arka parçası açılmıyor. Model S'teki panoramik cam tavanın bir sedandaki en geniş açılan tavan olduğu iddia ediliyor. Bu iddialarında gerçekten haklılar. 
Elektrik şarj kablosu bağlantı noktası, sürücü tarafındaki arka side markerın arkasına gizlenmiş. 
Otomobilin şarj bağlantı noktası, sürücü tarafındaki arka side markerın arkasına gizlenmiş. ("Side marker ne ki?" diyorsanız sizi şuraya alayım.) Elektrik şarj kablosunu yaklaştırdığınız anda şarj bağlantı noktasını koruyan arka side marker otomatik olarak açılıyor. Arka side markerı manuel olarak otomobilin içerisinden de açmanız mümkün.

Otomobilin pürüzsüz tasarımının getirdiği avantajlardan bir diğeri ise 0.24Cd'lik sürtünme katsayısı. Bu değer ilk Model S 2012 yollara indiğinde seri üretim otomobiller arasındaki en düşük değerdi. (Bugün, Mercedes-Benz CLA 0.22Cd ile en düşük değeri sunuyor.) Bu değerin yakalanmasında otomobilin alt zemininin pillerden ötürü dümdüz olması ile elektrik motorun radyotöre ihtiyacı olmadığı için klasik otomobillerdeki öndeki radyotör hava girişleri yerine düz siyah siyah bir plaka kullanılmasının büyük etkisi var.


Model S’in pürüzsüz tasarımı en önden en arkaya kadar devam ediyor. Kapı kolları bu pürüzsüz tasarımı bozmamak adına, Aston Martin’de olduğu gibi, kullanılmadığında yuvalarına girerek kayboluyor. Dışarı çıkması için kolu hafifçe içeri hafifçe itiyorum. Kapı kolu yuvasından çıkıyor, ve kapıyı açıyorum. İç mekan mükemmel görünüyor.
İç Mekan

Minimalist tasarım iç mekanda da devam ediyor. İnanması güç bir şekilde orta konsolda sadece iki adet buton var: Dörtlü flaşör ve torpido gözü açma butonu. Geri kalan alanda ise yaklaşık üç iPad büyüklüğünde 17 inçlik dev bir dokunmatik ekran yer alıyor. Otomobilin bütün kontrolleri bu ekran üzerinden yapılıyor. Kullanıcı arayüzü oldukça başarılı, kullanımı kolay.

Direksiyon simidinin arkasında da analog göstergeler yerine dijital bir ekran yer alıyor. Direksiyon arkasındaki ekran, orta konsoldaki büyük ekranın verdiği bilgileri gözünüzü yoldan ayırmadan takip etmenizi sağlıyor. Otomobili çalıştırdığınız anda ortadaki bölüm hız göstergesine dönüşüyor. Sağ ve solda kalan alanlarda ise istediğinize bağlı olarak ortak konsoldaki ekrandaki menülerin verileriyle doldurabiliyorsunuz.

Direksiyonun arkasında bulunan dijital ekran.
Direksiyonun arkasındaki ekranı kişiselleştirebilmeniz mümkün.
Showroomdaki iki araç da model gamının en tepesindeki motora ve alınabilecek çoğu opsiyonel donanıma sahipler. İç mekanın hemen hemen hemen her yüzeyinde deri kulanılmış. Sadece ön iki koltuk arasında kalan -ön kol dayamanın hemen önündeki- bölümde bariz plastik kullanımına ratlıyorum. (ki bu plastik kısmı opsiyonel olarak çeşitli kaplamalarla yada stor kapaklı saklama ünitesiyle satın almanız mümkün.)
(Saat yönü) Sürücü ve ön yolcu koltukları; torpido gözü; fren ve gaz pedalı. 
Orta kol dayamanın içinde kapaklı bir saklama göze yok, sadece iki adet bardaklık yer alıyor. Ayrıca, orta kol dayamanın dokunmatik ekrana bakan yüzünde iki adet USB girişi ile bir adet 12V girişi bulunuyor. Açıkçası, bu kadar şık gözüken bir iç mekana kapaksız, açık bir şekilde duran USB çıkışları yakışmamış. Bu girişler daha güzel saklanmalıydı. İç mekandaki bir diğer olumsuz nokta ise saklama gözlerinin azlığı.  İki koltuk arasındaki alanın da standart olarak kapaklı saklama gözüyle gelmediğini düşünürsek, elimizdeki eşyaları savrulmadan muhafaza edebileceğimiz tek yer kapı içilerindeki saklama gözleri oluyor.
(Saat yönü) Güneşlikler oldukça dar tasarlanmış; orta kol dayamada kapaklı göz yok, sadece iki adet bardaklık var; açıka duran USB girişleri güzel gözükmüyor.
Sürücü koltuğundan kalkıp ön yolcu koltuğuna geçiyorum. Bu koltukta otururken en çok dikkat ettiğim nokta, torpida gözünün tam açıldığında ayaklarıma temas edip etmemesi, bir diğer değişle ergonomisi. Orta konsoldaki ekranın hemen sağındaki düğmeye basıp torpidoyu açıyorum. Evet, torpido gözü ayaklarıma değmiyor. Bu iyiye işaret. Bu arada, ön koltukların elektrikli, ısıtmalı ve hafızalı(sürücü tarafı) olduğunu söylememe gerek yok sanırım. 
Arka kapı iç paneli; arkada oturan yolcular için havalandırma ızgaraları.
Sıra geldi arka koltuklara. Arka koltukların zemini altında herhangibir aktarma organı olmadığı için dümdüz. Bu sayede arka koltuklarda -orta koltuk da dahil olmak üzere- yeterince diz mesafesi var. Baş mesafesi ise eğimli tavan yüzünden biraz kısıtlı. Ben 1.79 boyumla baş mesafesini son demlerine kadar kullandım. Ortalama 1.82 ve üstü yolcular arka baş mesafesi konusunda sorun yaşayabilir. Bunun dışında, arka yolcuların kullanımı için iki ön koltuk arasındaki havalandırma çıkışları unutulmamış.
Elektrikli bagaj kapağı kontrol düğmesi; opsiyonel koltuklu Model S'in bagajı.
Elektrikli bagaj kapağı; en üst modelde standart, diğer modellerde "Tech Package" opsiyon paketiyle beraber geliyor. Kapak açıldığında ise bir sürprizle karşılaşıyorum. Bu ileri teknoloji sedan, 7 koltuk opsiyonuna sahip. Arka koltuklarla sırtsırta vermiş, yüzleri arka cama bakan bu koltuklar sadece çocukların (90cm'den uzun, 35 kg'dan hafif) kullanımına uygun. Koltukları zemindeki yuvasına gizleyip kapağını üzerine örttüğünüzde düz bir bagaj zemini elde ediyorsunuz. 
Arka bagajdaki opsiyonel ikili koltuk üç hamlede kolayca katlanıyor.
736 litrelik hacmiyle otomobilin bagajı oldukça büyük. (Koltuklar yatırıldığında 1700 litre toplam hacim) Yine de bu koca bagaj bana yetmez diyorsanız sakın üzülmeyin; çünkü normal otomobillerde motorun olduğu ön tarafta 150 litrelik ek bir bagajınız var.
736 litrelik bagaj hacmi, arka koltukların yatırılmasıyla beraber 1700 litreye çıkıyor; ön bagaj 150 litre hacminde.
Dokunmatik Ekran Arayüzü ve Kontrolleri

Başka hiçbir otomobilde sunulmayan ve "Geleceğin Otomobili" söylemini daha da güçlendiren devasa dokunmatik ekran, otomobilin tüm kontrollerine açılan pencere konumunda. Sürücü koltuğu hafızası ayarlarından, sunroof kontrolüne, navigasyondan internet tarayıcısına kadar otomobilin tüm fonksiyonlarına bu ekran üzerinden ulaşılıyor.

Kullanıcı arayüzünün üst kısmında 6 ana menü var: Medya, Navigasyon, Enerji, Web, Kamera, ve Telefon. Menü ikonları her zaman ekranın yukarısında duruyor. İki menüyü altlı üstlü aynı anda kullanabildiğiniz gibi tek menüyü tam ekran modunda da kullanabiliyorsunuz.
  • Medya münüsünden fm/am radyosu, uydu radyosu, online radyo, ve otomobile bağladığınız müzik çaların kontrollerine, 
Medya menüsü kontrolleri
  • Navigasyon menüsünden Google haritalarını kullanarak Tesla’nın kendi geliştirdiği navigasyon sistemine,
    Navigaston ve Kamera menü kontrolleri
  • Enerji menüsünden otomobilin enerji tüketim ve pil durumu, menzili gibi tablolara, 
  • Web menüsünden internet tarayıcısına, 
Enerji ve Web menüsü kontrolleri
  • Kamera menüsünden geri görüş kamerasına, 
  • Telefon menüsünden ise otomobilin sistemine bluetooth yoluyla bağladığınız telefonunun kontrollerine ulaşıyorsunuz. 
Kamera ve Telefon menüsü dışında kalan diğer bütün menülerdeki fonksiyonlar internet bağlantısı gerektiriyor. Bu yüzden tüm Model S'ler standart olarak sınırsız 3G bağlantısıyla geliyor. İnternet kullanımı şu anda satılan modellerde ücresiz; ancak Charlie'nin verdiği bilgiye göre ileride satılacak modellerde internet kullanımı için aylık ücretlendirmeye gidilecekmiş. 3G'nin dışında Wi-Fi ile de internete bağlanılabiliyor.
Klima kontrolleri; otomobil ana kontrol menüsü.
Klima kontrollerini içinde barındıran kısım sürekli ekranın en altında duruyor. Menüler arasında gezinirken -menülere tam ekran modunda bakarken bile- bu kısım kaybolmuyor. Bu bölümün orta ve sağ kısmından sırasıyla klima ile ses seviyesi kontrol edilirken, sol kısmınndan ise otomobilin ışıklandırma sistemi, kapı kilitleri, sunroofu, sürüş modu, ve dokunmatik ekran kontrollerini içeren menüye ulaşılıyor. Dokunmatik ekrandan sunroofu kontrol etmek o kadar keyifli ki bir gün boyu sadece sunroofu açıp kapatabilirim :) Sunroofun nasıl kontrol edildiğini aşağıdaki videoda görebilirsiniz.
Dokunmatik ekranın arayüzü ve kontrol çeşitliliği, internet üzerinden gelen güncellemelerle (aynı iPhonelarda) olduğu yenilenebiliyor; yeni özellikler sisteme katılabiliyor. Örneğin, ilk zamanlarda bulunmayan sürücü koltuğunun hafıza özelliği ilerideki güncellemelerle birlikte sisteme eklenmiş. Artık, ekranın sol üst köşesinden sürücü koltuğu hafıza ayarlarına erişilebiliyor.
Sürücü koltuğu hafızası kontrolü; ekran temizleme modu.
Model S'deki dokunmatik ekranın "Tabletlerde neden yok ki?" dediğim bir özelliği ise ekranın üzerindeki parmak izini, kiri silmek için tamamen karartılabilmesi. Bu fonksiyon sayesinde ekran, üzerindeki kirleri en iyi gösterecek şekilde karartılıyor.
Kullandığı pil teknolojisinin dışında orta konsoldaki 17 inçlik dokunmatik ekran, Tesla'nın yarının otomobilini bugünden sunduğunun bir başka kanıtı durumunda.

Model S Modelleri

Tesla’nın elektrik ve pil teknolojisi bugün satışta olan elektrikli otomobillerin en iyisi. Model S’in üç farklı versiyonu var: 60, 85, P85 ve P85+.
Tesla Model S Modelleri
  • 60 modeli, 362 hp güç ve 440 Nm tork üreten elektrik motoruna, 60 kWh’lık pile, 5.9 saniyelik 0-96 km/h hızlanma süresine, yaklaşık 193 km/h maksimum hıza ve yaklaşık 335km menzile sahip.
  • 85 modeli, 362 hp güç ve 440 Nm tork üreten elektrik motoruna,  85 kWh’lık pile, 5.4 saniyelik 0-96 km/h hızlanma süresine, yaklaşık 201 km/h maksimum hıza ve yaklaşık 426 km menzile sahip.
  • P85 modeli, 416 hp güç ve 600 Nm tork üreten elektrik motoruna, 85 kWh’lık pile, 4.2 saniyelik 0-96 km/h hızlanma süresine, yaklaşık 209 km/h maksimum hıza ve yaklaşık 426 km menzile sahip.
Tesla Model S P85+
  • Sadece P85 modeli ile alınabilen "Performance Plus" opsiyonunu alırsanız, modelin ismi P85+ oluyor. "Performance Plus" paketini satın almak içinse "Tech Package" ve "Smart Air Suspension" opsiyonlarını da satın almanız gerekiyor. P85 ile aynı motoru ve pil kapasitesini paylaşan P85+'i, standart P85'ten farklılaştıran donanımlar aşağıdaki gibi özetleniyor.
    • 21" jantlar,
    • 20 mm daha geniş arka aks,
    • Otomobilin hızına göre yüksekliğinin ayarlandığı havalı süspansiyonlar,
    • Anahtarsız giriş, elektrikli bagaj kapağı, hafızalı sürücü koltuğu gibi donanımların olduğu "Tech Package" opsiyon paketi.
Elektrik Teknolojisi ve Şarj Tipleri

Şehir elektriği Alternatif akımdır, Model S'in pillerinde depolanan ise Doğrusal Akım. Bu noktada öğrenilmesi gereken iki terim var: Connector ve charger. Connector, elektrik prizinden gelen elektriğin (Alternatif Akım) otomobile gelmesini sağlayan kabloya verilen isim. Charger ise otomobile gelen Alternatif Akımı Doğrusal Akıma çeviren dönüştürücüye verilen isim. Charger, otomobilin içerisinde entegre bir şekilde yer alıyor. Model S'ler standart olrak tekli chargerla(10kW) geliyor, ancak şarj süresini kısaltmak adına çiftli chargerla(20kW) da sipariş edilebiliyor.


Model S'i şarj etmek için dört seçeneğiniz var:

  • Mobile Connector 110 V
  • Mobile Connector 220 V
  • High Power Wall Connector
  • Supercharger
Model S'i satın alınca 110 V'luk ve 220 V'luk elektrik prizlerine uyumlu iki adet Mobile Connectora sahip oluyorsunuz. 110 V'luk priz ile 85kW'lık pile sahip Model S'i 110 V'luk prizle şarj etmeniz yaklaşık 90 saatinizi, 220 V'luk prizle şarj etmeniz yaklaşık 17 saatinizi alıyor. Bu yüzden hergün uzun mesafe otomobil sürenlerin 110 V'luk elektrik prizi kullanması pek mantıklı gözükmüyor. Tesla da Model S'i satın aldığınızda evinize 220 V'lık elektrik prizi taktırmanızı öneriyor.

High Power Wall Connector ise, evdeyken otomobilinizi tamamıyla şarj etmenin en kısa yolu. Bu noktada otomobilin Charger sayısı önem kazanıyor. Tekli chargera sahip 85kW'lık model, High Power Wall Connector ile 10 saat gibi bir sürede şarj ediliyor. Çiftli chargera sahip 85kW'lık model ise 5 saatte tamamıyla şarj oluyor. Tekli chargerın dönüştürebileceğinden fazla elektrik sadece High Power Wall Connector ile gönderilebiliyor. Bu yüzden 110 V yada 220 V Mobile Connector ile şarj edilirken charger sayısı şarj süresini etkilemiyor. High Power Wall Connector'da ise çiftli chargera sahip olursanız şarj süresi yarı yarıya azalıyor.

Tesla Model S High Power Wall Connector
Supercharger, Model S ile uzun yolculuklara çıkmanız için Tesla tarafından belirli merkezlere yerleştirilen çok hızlı şarj istasyonlarına verilen isim. Bu şarj istasyonları 85kW'lık pile sahip Model S'lerin pillerini 20dkda %0 doluluktan %50 doluluğa çıkarıyor. Bu sayede uzun şehirler arası yollarda verdiğiniz yemek molası sırasında pilleri kısa sürede yüksek oranda şarj etmek mümkün hale geliyor. 85kW'lık modeller Supercharger ile uyumlu; 60kW'lık modeller ise $2000 farkla superchargerlara uyumlu olarak alınabiliyor. Supercharger'ın bu kadar hızlı şarj etmesindeki temel sebep ise, otomobile direk Doğru Akım gönderiyor olabilmesi.
Tesla Supercharger
Tesla Supercharger
Hergün yeni bir Supercharger hizmete giriyor. Tesla'nın hedefi  Model S ile Amerika'nın batı yakasından doğu yakasına gitmeyi Supercharger noktalarıyla 2013 kışında mümkün kılmak. 2014 yılında ise Amerika'nın tamamı Supercharger nokları ile kaplanmış olacak, bu sayede Amerika'nın her köşesine Model S'ler seyahat edebilecek.
Yıllara göre yapılacak olan Tesla Supercharger Lokasyonları - Amerika
Yukarıda saydığım şarj üniteleri sadece Amerika'da kullanılabiliyor. Avrupa'daki şarj üniteleri, iki kıta arasındaki elektrik çıkışlarının farklılığı yüzünden Amerika'dan farklı olacak. (Amerika'daki standart prizin 110V, Avrupa'daki standart prizin 240V olması gibi farklılıklar yüzünden) Bugüne kadar sadece Amerika'da satılan Model S, ağustos ayı itibariyle Avrupa'da da satışa sunuldu. Ayrıca, Amerika'da olduğu gibi kıtayı Superchargerlarla kaplama hedefi Avrupa için de geçerli. Şimdiden Norveç'te 6 adet Supercharger noktası kullanıma açılmış ve ülkenin %80'i Supercharger kullanılarak seyahet edilebilir durumda.
Tesla Supercharger Noktaları - Avrupa
Garanti

Tüm Model S'ler 4 yıl/50.000 mil garantiye, 60kW'lık piller 8 yıl/125.000 mil garantiye, 85kW'lık piller ise 8 yıl/sınırsız mil garantiye sahipler. Avrupa'da da benzer garanti şartları geçerli olacak.

Test Sürüşü

Otomobili en ince ayrıntısına kadar kurcaladıktan sonra test sürüşü için tekrar Charlie’nin yanına gidiyorum. Tesla’da test sürüşü yapabilmek için “Uluslararası Ehliyet”e yada “California Eyalet Ehliyeti”ne sahip olunması gerekiyormuş. Benim ehliyetim bu koşulları sağlamadığı için maalesef direksiyon başına geçmeme izin verilmiyor. Yine de Charlie'nin şöforlüğünde test sürüşüne çıkıyoruz. Otoparktaki siyah Model S’e atlayıp teste başlıyoruz.

Motorun çalıştığını ekranlara bakmadan anlamanız mümkün değil! Motordan hiçbir şekilde ses çıkmıyor. Sessizliği bozansa sadece klimanın gürültüsü. Otomobil hareket edince elektrik motoru ince bir ses çıkarıyor, hepsi bu! Ben, sürüşün oldukça sakin geçeceğini düşünürken otoparktan yola çıktığımız anda Charlie’nin gazı köklemesiyle birlikte tam anlamıyla koltuğa gömülüyorum. Hızlanma perfonmansıyla eşdeğer bir fren perfonması da sunuyor Model S. Trafik ışığında duruyoruz. Yeşil yanınca Charlie gazı yine sonuna kadar kullanıyor, dışarısı blurlanıyor, elektrik motorunun çıkardığı ince ses sanki otomobilde değil de bir zaman makinesi yada Star Wars’daki Skyhooper' daymışsın hissi yaratıyor. Bu oyuncak gerçekten eğlenceli! Hatırlatmakta fayda var, bu "büyük oyuncağı" eletrik motorunun bir artısı olan 0 d/dak'dan itibaren kullanımdaki 600 Nm tork sayesinde 0-100 hızlanmasını 4.2 saniyede tamamlıyor. 10 dklık kısa sürüşün ardından tekrar showrooma dönüyoruz. Otomobilin verdiği keyif inanılmaz! Sadece yolcu koltuğunda oturarak dahi, daha önce başka hiçbir otomobilden almadığım kadar keyif alıyorum, direksiyon başında olsam kim bilir daha ne kadar keyif alacağım.. Otomobilden çıkıyoruz, kapıları kilitleyince kapı kolları yine yuvalarına girip kayboluyor.

Geleceği bugünden sunan Tesla Model S'ten ayrılmak ayrılmak zor olsa da ayrılık vakti geliyor. Tesla'yla ileride tekrar görüşmek üzere ayrılıyorum. Umarım, Türkiye'de Model S gibi yenilikçi ve çevreci teknolojiler kullanan modeller bir an önce yaygınlaşır..

Ayrıca, Model S'in yanında Dünya görüşü ve ürettiği modeller ile birlikte Tesla, marka olarak gönlümde büyük bir yer edindi. Belli mi olur bir dahaki sefere HQ'daki masamdan Tesla gibi oldukça güçlü bir vizyona sahip bir şirkette çalışmanın nasıl bir deneyim olduğunu yazarım ;)



--İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar--

Türkiye'deki Tek Test Yazısı! Elektrikli Smart Fortwo ED test yazısına göz atın. 
 BMW i3 Türkiye Tanıtım Etkinliği Notları'nı okuyun.