23 Mart 2015 Pazartesi

Peugeot 308'e 1.6 Dizel Otomatik Geldi! [Lansman]

Peugeot 308 1.6 BlueHDi EAT6 lansmanı ve basın test sürüş organizasyonu, 18 Mart haftasında Çanakkale'de gerçekleştirildi.



Peugeot'nun orta sınıf hatchback modeli 308, Türkiye pazarının gözdesi 1.6 litre dizel-otomatik seçeneğine kavuştu. Sportif ve şık tasarımıyla baş döndüren model, böylelikle en önemli eksiğini de gidermiş oldu. Bir nevi aranan kan bulunmuş oldu..

Reklamlarını gördüğünüzde de dikkatinizi çekecektir, Peugeot 308'in bu yeni motor-şanzımanın tüm tanıtım çalışmalarında dizel-otomatik yerine dizel-tam otomatik tanımı kullanılıyor. Bir diğer deyişle Peugeot, yeni EAT6 şanzımanın, sarsıntılı geçişleriyle kötü üne sahip mevcut yarı otomatik ETG serisi şanzımanlardan tamamen farklı olduğunun altını çiziyor.

Bu konuda son derece haklılar, çünkü Aisin imzalı tork konvertörlü yepyeni EAT6'nın eski ETG5/ETG6'larla a-la-ka-sı yok! Bazı vites geçişlerinde DSG'den bile hızlı olan şanzıman pratikte de bu bilginin aksini hissettirmiyor. DSG kadar yüksek konfor sunan ve performanslı sürüşlerde sizi üzmeyecek çabuklukta tepkiler veren bir şanzımanla karşı karşıyayız. Sanırım, en sonunda Peugeot'da otomatik önyargımı yıkmaya başlıyorum :)
1.6 litrelik yeni BlueHDi dizel motor 120 beygir güç ve 300 Nm tork üretiyor. 
Performanslı kullanım demişken yeni 1.6 BlueHDi dizel motordan bahsetmenin de zamanı geldi sanırım. 1.6 BlueHDi, mevcut 1.6 e-HDi dizel ünitenin geliştirilmiş ve daha yüksek verimle çalışan versiyonu olarak tanımlanabilir. Bugüne kadar daha çok ticari araçlarda emisyon değerlerini düşürmek için kullanılan Adblue sıvısı bu motorda da emisyonları düşürmek için uğraşıyor. Motorun ismindeki Blue kelimesi de zaten bu Adblue sıvısından geliyor. Motorun salınım değeri 92 g/km CO2. Ayrıca, şimdiden Euro 6 normlarını karşılıyor.
Peugeot 308 1.6 BlueHDi EAT6, Çanakkale.
BlueHDi motorun emisyon değerleri gibi yakıt tüketim değerleri de sınıfının en başarılarından biri.

Bu anlamlı haftada Çanakkale Şehitler Abidesi gezisi de kapsayan hızlı tempolu lansman sonunda kendimizi son dakikada havalimanına atmadan hemen önce, yakıt tüketim değerini yol bilgisayarından 6.7 litre/100km olarak okudum. Bu değer yüksek gelmesin, çünkü 450 km'yi kesinlikle sakin bir şekilde kat etmedik! 

Şehirler arasında normal kullanımda bir Peugeot dizel motordan bekleyebileceğiniz 5.0 litre/100km ve hatta altı gibi düşük bir değeri rahatlıkla görülebileceğini söyleyebilirim. Tork konvertörlü geleneksel otomatik şanzımanın etkisi çok büyük değil anlayacağınız.. 
Peugeot 308 1.6 BlueHDi EAT6, Çanakkale.

17 Mart 2015 Salı

Sınıf Başkanı. Renault Captur.

Renault Captur 1.5 dCi 90 EDC
B-crossover testlerinin finalini sınıfının en çok satan otomobili Renault Captur ile yapıyoruz. Akselerasyon'da adetimizdir, altımızda bir Fransız crossoverı olduğunda normalde Trakya Bağ Rotası'ndan bir bağı ziyaret ederiz. (Bknz: 1, 2, 3) Ne varki geçtiğimiz hafta benim kişisel yoğunluğum sebebiyle bu geleneğimizi gerçekleştiremedik. Captur da okyanus mavisi rengi, kaputundaki dalga efektli stickerları ve krem renkli tavan/jant/dekorları ile açıkcası bu sefer bir bağa gitmek istemiyor gibiydi. Daha çok, denize yakın olmak gibi bir hali vardı. :) Bu yüzden Mart ayının tüm soğuklarına inat, Captur'un yüksek enerjisiyle verdik elimizi Riva'ya...
Fotoğraf, surprizperisi.com'dan alınmıştır. 
Bilmeyenler için Riva, Karadeniz kıyısında İstanbul'a yakın küçük bir tatil kasabası. Yazın dolup taşan iki ana plajıyla ünlü. Ayrıca, Riva Deresi (bir başka adıyla Çayağzı) ile Cenevizliler tarafından yapılan Riva Kalesi Riva'nın görülmeye değer ender noktalardan. Bu doğal güzelliklerin yanı sıra, Şile'ye doğru deniz kenarından giden toprak yoldan yeterince ilerlerseniz Aşk-ı Memnu'nun merak edilen mekanlarından denize sıfır "kaçamak" evini görebilirsiniz. Riva'nın son zamanlarda daha fazla konuşulmasının sebeplerinden birisi de yukarıdaki ev. Biz gittik, gördük. Otel olarak kullanılıyormuş. Neyse, konuyu fazla bölmeden gelelim sebeb-i ziyaretimize. Renault Captur'a..
LED gündüz farları sis farlarıyla birlikte tamponda ye alıyor. Captur'un yakışıklı görünümünü destekleyen farlar Xenon değil, mercekli halojen.
Tanışma Faslı

Önce, sizi resmi olarak tanıştırayım. Fotoğraflarda boy gösteren arkadaşın tam ismi, Renault Captur 1.5 dCi 90 EDC Icon. Bir başka deyişle, Renault'nun 1.5 dCi dizel ünitesinin 90 beygirlik versiyonu bu otomobilde görev yapıyor. (Bu motorun 110 beygirlik versiyonu da var, ancak Captur'da sunulmuyor.) 220 Nm'lik maksimum torkunu 1750d/dak'da üreten motorun eşlikçisi ise, Renault'nun 6 ileri oranlı ve çift kavramalı otomatik şanzımanı EDC. Icon ise, üst donanım seviyesini (Tocuh, Icon, Outdoor-Icon'un üstüne Outdoor'da daha çok kozmetik farklılıklar mevcut.) işaret ediyor. İsminde yer almasa da 2014 yılının en çok satan b-crossover otomobili ta kendisi. 
Motor kapağı amortisörlü.  
Daha önce de sayısız kere deneme imkanı bulduğum EDC, Captur'da da başarılı bir iş çıkarıyor. Sadece, yokuş yukarı seyrederken vites küçültmeye çalışırsanız şanzımanın bir miktar yavaş kaldığını farkedebilirsiniz. Hoşuma giden bir detay ise, manuel kullanımda vites kolunun ileri itildiğinde küçülüp, kendinize doğru çekildiğinde büyümesi. Tam da olması gerektiği gibi sezgisel bir kullanım söz konusu anlayacağız.

12 Mart 2015 Perşembe

Bir Marjinal Fransızla Bir Marjinal Bağa Yolculuk.

Citroën C4 Cactus 1.2 e-VTi ETG5 Shine
Akselerasyon'da adetimizdir, altımızda bir Fransız crossover'ı olduğunda muhakkak Tekirdağ Bağ Rotası'ndan bir bağı ziyaret ederiz. (Bknz: Peugeot 2008 & 3008 test yazıları) Bu seferki Fransız crossover arkadaşımız Citroën C4 Cactus. Kendisi biraz marjinal takılmayı seviyor. Bu yüzden biz de rotanın marjinal şişe etiket tasarımlarıyla ünlenen bağına, Chamlija'ya, geldik.
Chamlija'nın Küçükkarıştıran'daki bağını Mustafa Bey'in kardeşi Bület Bey'le birlikte gezdik. (Solda üstte)
Chamlija'yı marjinal diye tanımlamamın asıl sebebi, şişelerinde kullandığı sıradışı illüstrasyonlar. Tüm etiket tasarımlarını Chamlija'nın kurucusu Mustafa Çamlıca'nın kızı İrem Çamlıca tasarlıyor. Chamlija bağlarında yetişen her üzüm türü, İrem Çamlıca'ya ayrı ayrı ilham vermiş. Böylelikle ortaya her üzüm türü için farklı etiket tasarımları ortaya çıkmış.
Şarap göze de hitap eden bir içecek ve Chamlija farklı sunumuyla daha tadım yapmadan benim beğenimi kazanmıştı bile...
Bu arada, etiket ve diğer tüm görsel tasarımlarının yanı sıra, şişelerine Harlem Shake yaptıracak kadar da çılgınlar ;) 
Daha önce ziyaret ettiğimiz Barbare Wines (230 dönüm bağ) ve Chateau Nuzun (75 dönüm bağ), şato tarzında üretim yapıyordu. Yani, şaraphane ile bağlar yan yanaydı. Chamlija'da ise, şato tarzı yerine geleneksel tarzda üretim yapılıyor ve işler azıcık(!) daha büyük ölçekli. Toplam 85 hektar (850 dönüm) büyüklüğe ulaşan bağlar, tamamı Kırklareli Bölgesi'nde farklı lokasyonlardaki 60 parsele ayrılmış durumda. Üretim tesisi ise, Kırklareli'nde Büyükkarıştıran Köyü'nde.

Gelelim Bizim Küçük Marjinal Dostumuza. Citroën C4 Cactus'e.

Hani bazı insanlar vardır, çok uzaktan görüp tipine bakıp bu herif entel, hipster, tikky vs. dersin. İşte, Cactus de öyle bir otomobil. Daha ilk bakışta farklı olduğunu belli ediyor. Zaman geçirmeye başladıkça bu farklılığın sadece gösterişte olmadığını, günlük kullanımda da bazı avantajlarının olduğunu fark ediyorsunuz. 
Citroen C4 Cactus 1.2 e-VTi ETG5 Shine
Mesela, şu Airbumb adı verilen plastik korumalar. Yumuşak ve deforme olmayan plastik malzemeden yapılmışlar. Dışarıdan son derece havalı ve farklı gözüküyorlar, ancak görünümden daha fazlasını da sunuyorlar. Öyle stratejik noktalara yerleştirilmişler ki otomobili dar alanlardaki tüm tehlikeli temaslardan koruyor.

7 Mart 2015 Cumartesi

Peugeot 2008 ile Trakya Bağ Rotası'nda İkinci Durak: Chateau Nuzun.

Peugeot 2008 ile Trakya Bağ Rotası'nda İkinci Durak: Chateau Nuzun
Geçtiğimiz hafta Peugeot'nun B-Crossover sınıfındaki oyuncusu 2008 ile birlikteydik. İstanbul ve çevresinde kış soğuğu yerini ilkbahar ılıklığına bırakmıştı. Peugeot 2008'in büyük kardeşi Peugeot 3008 ile daha önce (Eylül 2014) Trakya Bağ Rotası'ndan bir butik üreticiye yaptığımız yolculuğun tadı ve keyfi hala damağımızdaydı. Ayrıca, Peugeot 2008 de abisi 3008 gibi yerden yüksekçe yapısı ve zorlu zemin şartlarında maksimum çekiş sağlayan Grip Control donanımıyla asfalt dışına göz kırpıyordu. Tüm bu şartlar altında daha fazla dayanamadık ve düştük yollara... Trakya Bağ Rotası mensuplarından Chateau Nuzun'u ziyaret ettik. 
Necdet Bey ile birlikte.
Chateau Nuzun'un kurucusu Necdet Bey bizi büyük bir sıcaklıkla karşıladı. Tesisin kuruluş hikayesinden ve kendi ilginç öyküsünden bahsetti. 140 dönümlük büyükçe arazinin fotoğraf çekmeye en uygun noktalarına götürdü. Daha sonra üretimden sorumlu Müge Hanım ile birlikte imalathane ve mahzen kısımlarını gezip bağdan çıkan üzümler hakkında bilgiler aldık. Chateau Nuzun'dan ilginç bilgiler şu şekilde..

Necdet Bey aslında elektrik-elektronik mühendisiymiş. Uzun bir süre Amerika'da yaşadıktan sonra kurduğu start-up'larını Amerikan ağ teknolojisi devi Cisco'ya satıp Türkiye'ye dönmüş ve eşi Nazan Hanım'la birlikte bağ evini kurma hayallerini gerçekleştirmişler. (Vayy be dediğinizi duyar gibiyim..) Arazi seçimlerini Tekirdağ bölgesinden yana kullanıp üzüm fidanlarını Fransa'dan getirtmişler. Fidanlar 2005'te toprakla buluştuktan sonra, ilk şarap 2008 hasatından elde edilmiş. Uzun çifti, gereksiz müdahelelerden kaçınarak üzümün kendi potansiyelinin öne çıktığı minimalist bir üretim anlayışını benimsiyorlar ve bu doğrultuda başarılı ve ödüllü şaraplar üretmeye devam ediyorlar.

Chateau Nuzun'da sadece kırmızı ve rose şarap üretiliyor. Merlot, Syrah, Cabernet Sauvignon ve Zindafel Chateau Nuzun bağlarında yetişen üzüm çeşitlerinden sadece birkaçı...
Bağın isminden de anlaşılacağı üzere, Chateau Nuzun'da "şato tarzı"nda üretim yapılıyor. Yani, sadece kendi bağlarından çıkan üzümler kullanılıyor ve bağ ile üretim tesisinin arasındaki uzaklık da yaklaşık 20-25 adım kadar yakınlıkta. Bu yerleşim düzenine sahip, yani imalathane ile bağın iç içe olduğu tesislerde şato tarzında üretim yapıyor deniliyor. Şato tarzı üretim sayesinde, amaçlanan minimalist üretim daha kolay gerçekleştirilebiliyor.

Gelelim sebeb-i ziyaretimize. Peugeot 2008'e.

İstanbul sınırlarının hafif dışında kalan (Anadolu Yakası/Ataşehir'den git-gel yaklaşık 360 km.) Chateau Nuzun'a yaptığımız yolculuk boyunca Peugeot 2008'in tabiri caizse "mıncıklamadık" yerini bırakmadık. :) Test aracının kalbinde 1750d/dak'da 230 Nm tork ile 4000 d/dak'da 92 beygir güç üreten ve manuel şanzımanla kombinlenen 1.6 e-HDi dizel ünite görev yapıyordu. Motorun, otoyol hızlarında performans beklentilerimi karşıladığını rahatlıkla söyleyebilirim. 100-110 km/h'ın üzerindeki elim 6. vitese gitse de manuel şanzıman ne yazık ki 5 ileri oranlı. Bu da bu hızlarda bir miktar motor gürültüsü anlamına geliyor. Yol gürültüsünün fazla olmaması ile koltukların konforlu yapısı ise, uzun yolculukların işkence olmaktan çıkacağının bir habercisi. Uzun yolun yanı sıra 2008'in asıl uzmanlık alanı şehir içi sürüşlerinde ise, düşük devirlerden itibaren maksimum tork sunan başarılı dizel motor sayesinde şehir içinde aradığım atak karakteri bulabildim. Kompakt boyutları, görece yüksek yapısı ve içeride otururken neredeyse dirsek hizanızdan (biraz abarttım!) başlayan alçak cam çizgisi sayesinde oldukça ferah bir ile başarılı bir görüş sizi bekliyor. Şehir içi manevraların kolaylığından bahsetmeme gerek yok sanırım..
Arkada kalan kahverengi alan Chateau Nuzun bağları. Kıştan daha yeni çıktığımız için haliyle üzümlerin yaprakları henüz çıkmamış. Bu arada, PSA(Peugeot-Citroen) grubunun başarılı sayılamayacak ETG5/ETG6 otomatik şanzımanlarından sonra manuel vitesli Peugeot kullanmayı özlemişim!

6 Mart 2015 Cuma

Etkin filo yönetimi Filo Akademisi farkı ile Türkiye’de ilk kez tartışıldı!


Tüm dünyada 2001 yılından beri Fleet Europe tarafından yürütülen Filo Akademisi projesi bu sene ilk defa Türkiye’de Fleetcorp’un katkıları ile düzenlendi. 
Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği tarafından açıklanan OPERASYONEL Kiralama Sektör Raporu 2014 üçüncü çeyrek yılı sonuçlarına göre, operasyonel filo kiralama sektörü 11.7 milyar TL aktif ve 221 bin araçlık park büyüklüğüne ulaştı.

Filo Yönetimi konusu kurumlar için gün geçtikçe önem kazanan ve şirket kaynaklarını doğrudan ilgilendiren bir konu olarak öne çıkmaktadır. Dünya üzerinde bu önemli konu üzerine bilinçlendirme, analizler ve değişimlere kurumları hazırlama amacıyla uzun yıllardır eğitimler düzenleyen Fleet Europe, Filo Akademisi uygulamasını ilk kez Türkiye’de Fleetcorp’un desteği ile hayata geçirdi.

3 Mart 2015 Salı

Motorunuzu DUR-KALK sürüşünün zararlı aşınma etkilerinden nasıl koruyabilirsiniz?


Yılda Yaptığınız ortalama 18.000* Dur-Kalk Aşınmasına Karşı Motorunuzu Koruyun!

Neden şehir trafiğinde üstün motor koruma sağlayan bir yağa ihtiyacınız var?

Peki neden "dur-kalk" motoru daha fazla aşındırır?

İşte motorunuzu korumak için sebepler...

Günümüz sürüş koşullarında neler değişti?

İnsanlar eskisinden daha çok şehirlerde yaşamaya başladı ve bu şehirler günümüzde daha fazla yol ağına sahip. Bizler de çocuklarımızı okuldan almak için, işe gitmek için, maça yada tiyatroya gitmek için, yemeğe gitmek için, markete gitmek için ve eve dönmek için bu yolları kullanıyoruz. Tüm bu aktiviteler nedeniyle oluşan trafik eskisinden daha fazla dur-kalk'ı beraberinde getiriyor. Tek başımıza her yola çıkışımızda yolda sürekli dur-kalk yapmamızı gerektiren durumlarla karşılaşıyoruz. Araştırmalar gösteriyor ki normal bir sürücü bile haftada 360* kez dur-kalk yapıyor.
Türkiye'de ismi trafikle bir anılan şehir: İstanbul.
Trafikte yapılan tüm dur-kalk’lar mikroskobik motor aşınmalarına sebep olur.