28 Kasım 2014 Cuma

Kirlenmek Güzeldir! KTM ile ;)

Yazının başlığını okuduğunuzda aklınıza bir deterjan markasını gelmesin. Zira, Akselerasyon'da deterjan deneyimlerimi paylaşmaya pek niyetim yok, ama bundan böyle otomobilin yanında motosikletlerle olan maceralarımı da sunacağımı rahatlıkla söyleyebilirim :)
KTM'in 2015 model yenilenen offroad motosikletleri Şile'de düzenlenen offroad sürüş etkinliğinde tanıtıldı.
23 Kasım Pazar günü KTM'in 2015 model offroad motosikletleri, Şile'de düzenlenen offroad sürüş etkinliğinde basına tanıtıldı. Hava çok soğuktu. Yağmurluydu. Motorları kullanmak için bol tümsekli çukurlu offroad parkuru hazırlanmıştı. Anlayacağınız, benim gibi daha önce "asfalt dışında" motor deneyimi olmayan birisi için tüm zorlu koşullar mevcuttu.

İlk başta klasik basın toplantısı yapıldı. Yenilenen 2015 modeller ve zorlu Dakar yarışına bu sene katılacak Türk takımı Castrol KTM Dakar Team'in çalışmaları anlatıldı. Dakar'a gidecek üç yarışçı da lansmandaydı. Ardından, hep birlikte offroad parkuruna geçtik. Enduro sporunda Türkiye'nin çıkardığı en önemli isimlerden olan ve birçok şampiyonluğu bulunan Şakir Şenkalaycı, çamurda motor kullanımı ile ilgili tüyolarını paylaştı. Daha sonra, herkes kıyafet ve ekipmanlarını giydi ve sırayla üçerli dörderli gruplarla piste çıkmaya başladık. 
KTM'in 2015 model yenilenen offroad motosikletleri Şile'de düzenlenen offroad sürüş etkinliğinde tanıtıldı.
Sıra bana gelene kadar benden önceki katılımcıları dikkatlice izledim. En deneyimlilerinin bile dengelerini korumakta zorlandığı parkurda iki tur atıp bırakır, şöminenin başına kurulurum diyordum. Öyle olmadı. Offroad modellerinden KTM Freeride ile ilerlemeye başladığım ilk saniyeden itibaren fikrim değişti. Çamurda motor kullanmak gerçekten çok zevkli. Evet, dengeyi korumak bir hayli zor, ama aldığım keyif kelimelerle ifade edemeyeceğim cinsten. Freeride'dan indiğimde kaç tur attığımı sayamadım bile..
KTM'in 2015 model yenilenen offroad motosikletleri Şile'de düzenlenen offroad sürüş etkinliğinde tanıtıldı.
Gün sonunda biraz kirlendim. Aslında birazı da aştım, çok kirlendim. Bu işin fıtratında zaten kirlenmek var.. Kadın erkek demeden herkes, çamura düşmenin ve kirlenmenin zevkini tatmak, adrenalin dolu dakikalar yaşayarak doğayla gerçekten iç içe olmak için seviyor motosikletle offroada çıkmayı. Ben de bu ilk motorlu offroad maceramdan oldukça keyif aldım. Bir sonraki KTM etkinliğini şimdiden dört gözle bekliyorum :)
Türkiye'de motosiklet deyince akla gelen ilk isimlerden "Altın Elbiseli Adam" Barkın Abi de lansmandaydı.
Ben dahil etkinliğe katılan ve motorları deneyen tüm basın mensupları, KTM'nin yenilenen offroad modellerine tam puan verdik. EXC'ler sert dış görünüşlerine rağmen aslında yumuşak ve kolay kullanıma sahip. Sizi asla yarı yolda bırakmayacağını da hissediyorsunuz. Ayrıca, 2015 EXC modellerinde birkaç mekanik parçada titanyum malzeme kullanıldığını, ancak ana değişikliğin kozmetik anlamda olduğunu söyleyeyim. 2015 EXC modellerinin dış tasarımı ve renkleri, 2014 senesinde çeşitli şampiyonalarda yarışan KTM motosikletlerin tasarımına benzetilmiş.

25 Kasım 2014 Salı

Mazda 3. Abisinin Kopyası.

Mazda 3 Skyactiv-G 1.5 120
Mazda, satışta olduğu tüm pazarlarda bir süredir başarılı bir reklam kampanyası yürütüyor. Bu kampanyanın mottosu, "Alışılmışa meydan oku". Her detayıyla farklı bir otomobil ürettiklerini gerçeğini aktarmaya çalışıyorlar. Aslında, bir nevi kendi şirket içi üretim yaklaşımlarını müşterileri ile paylaşıyorlar da denebilir. Test yazımızın kahramanı Mazda 3 de Mazda'nın bu farklıya ulaşma yaklaşımının en somut örneklerinden biri. Tasarım anlamında kendini ilk görüşte açıkca belli eden bu vaat, konu motor teknolojisi olduğunda da yine isminden söz ettirmesini biliyor.

Dış Tasarım
Mazda 3 Skyactiv-G 1.5 120
Mazda 3, abisi Mazda 6'nın adeta küçük bir kopyası. Önden bakıldığında güçlü ön panjur ve çekik bakışlı ön farlar dikkat çekiyor. En üst donanımda standart sunulan LED gündüz farları, ön farlara entegre edilmiş. Ön ızgaradan başlayıp yan pofil boyunca arkaya kadar ilerleyen akıcı çizgiler, otomobile dinamizm katıyor. Yükselen cam ve omuz çizgisi de dinamik tasarım algısını güçlendiren detaylardan. Ön farlar gibi ince uzun tasarlanan arka stoplar otomobilin genel tasarımıyla bütünlük oluşturuyor. 
Mazda 3 Skyactiv-G 1.5 120
Mazda'nın "KODO-Hareketin Ruhu" isimli yeni tasarım anlayışıyla ilk olarak Mazda 6'da tanışmıştım ve açıkcası hayran kalmıştım. Aynı tasarım felsefesinin uygulandığı Mazda 3 de tasarım olarak beni hayal kırıklığına uğratmadı. Tasarım göreceli bir kavram, ama orantılı boyutları ve farklı çizgisiyle, Mazda 3'ün tasarımını gerçekten beğendim. Abisi gibi Mazda 3 de kendi sınıfının alışılagelmişlikten en uzak tasarımını sunuyor. 

İç Mekan

Mazda 3'ün çevresinde 3-5 tur atıp ağzınızın suyu aktıktan sonra iç mekana geçtiğinizde küçük bir şok geçiriyorsunuz. Büyüleyici dış tasarımdan ne yazık ki içeride pek eser yok. Mazda 3'ün kabini dış tasarıma kıyasla biraz sıradan kalmış. 
Ön konsolun en dikkat çekici ayrıntısı kuşkusuz 7 inçlik dokunmatik multimedya ekranı. Bu ekranın dokunmatik özelliği, güvenlik önlemi olarak sürüş sırasında iptal ediliyor. Sürüş sırasında multimedya sistemini kontrol etmek için iki koltuk arasında kalan joystik şeklindeki merkezi kontrol kumandası kullanılıyor.
Tasarımını bir kenara koyarsak kabinin genel kalite seviyesinin sınıf standartlarında olduğunu söyleyebilirim. Kalite hissi ise, bu fiyattaki bir otomobil için yüksek sayılabilir. Elinizin değdiği neredeyse hiçbir noktada kötü kaliteli materyal kullanılmamış. Vites kolunun çevresinde piano black kaplama var. Multimedya sistemini kontrol eden joystik şeklindeki yuvarlak buton ise, o kadar sağlam ve tok hissettiriyor ki bunu kullanırken gözlerinizi kapatırsanız kendinizi premium bir markanın en büyük sedanının içinde bile hissedebilirsiniz. Aynı sağlam düğmenin bir boy küçüğü, klima biriminde de karşımıza çıkıyor. Uzun lafın kısası, daha üst sınıflardan beklediğim bu yüksek kalite hissini Mazda 3'te bulmak beğenimi ve takdirimi kazandı.
Kabinde kullanılan düğmelerin verdiği sağlamlık hissi ve kabinin genel malzeme kalitesi başarılı.

21 Kasım 2014 Cuma

İnce Uçlu Renault Twizy Şarjı Olan Var Mı?

Kardeş! Bunu ne kadara aldın?

Hoccam, bu ne bu? Motosiklet mi otomobil mi?

Hayırlısı olsun, iyi günlerde kullanın... 


Bu kadar mı basıyor? Daha gidiyor mu?


Bak oğlum ağlama, araba ne kadar şirin :)


Camı yok mu bunun?


Sesi çıkmıyor. Akülü mü kardeşim bu?


Aa, arkada da birisi oturuyor..

Trafiğin açık ara en çok dikkat çeken aracı: Renault Twizy.
Yukarıdaki sorular ve yorumlar Twizy ile seyir halindeyken maruz kaldıklarım arasında en çok hoşuma gidenlerdi. Evet, hepsine seyir halindeyken maruz kaldım :) Diğer sürücüler Twizy'nin yanına yaklaşıp camlarını indirdiler ve bağırarak bu soruları sordular. Ee, onlar da haklı tabii böyle garip bir aracı bir daha göremeyiz diye düşünüp hemen cevapları almak istediler. Soru sormayanlar da vardı. Onlar korna çalıp selam vermekle yetindi. Bazıları sessizce fotoğraf, video çekti akşam arkadaşlarına anlatırken kanıt göstermek için... Ama tek bir geçek vardı. O da elektrikli Twizy'nin trafikte en çok ilgi çeken araçlardan biri olduğuydu. Tüm gözler Twizy'nin üzerindeydi.
Renault Twizy'yi Kullanırken Hissettiğim (Temsili)
Bir Ferrari'nin çektiği kıskanç bakışlara kıyasla Twizy'ye bakan bakışların altında gülümseme ve onaylama vardı. Herkes böyle alternatif ve çevreci bir araç kullandığınız için sizi takdir ediyordu. Bu yüksek ilginin verdiği motivasyonla mı yazıyorum tam emin değilim, ama benim yorumum Twizy'nin şehir içi ulaşımda tercih edilebilecek en mantıklı ve en eğlenceli araçların başında olduğu yönünde.. 

Yukarıdaki soruları sizin de aklınızdan geçirebileceğinizi tahmin edebiliyorum. O yüzden Twizy'nin "ne olduğunu" ve "ne olmadığını" yukarıdaki soruları cevaplayarak anlatayım dedim. 
Bu beyefendi durdu ve 30sn Twizy'nin karşısında hiçbir şey yapmadan böylece dikildi. Güzelmiş güle güle kullanın dedi, ve devam etti :)
Twizy bir motosiklet mi yoksa otomobil mi?

İkisi de değil, Twizy aslında bir quadrocycle. Quadrocycle, dört tekerlekli bisiklet ve türevlerine verilen genel bir isim. Resmi olarak ise, Twizy satışta olduğu çoğu ülkede otomobil sayılıyor, ancak bazı ülkelerde motosiklet olarak geçtiği de oluyor. Türkiye de Twizy'nin ruhsatında "elektrikli motosiklet" ibaresinin yazdığı o ülkelerden. Yani, Twizy'yi Türkiye'de kullanmak için şimdilik A2 ehliyet gerekiyor. Şimdilik diyorum, çünkü Twizy'nin Türkiye'de de otomobil sayılması yönündeki çalışmalar devam ediyor. 
Renault Twizy'yi kapıları açıkken Transformers'lara da benzetebilirsiniz.

16 Kasım 2014 Pazar

Akselerasyon Özel: Levent'ten Karaköy'e En Kısa Sürede Hangisiyle Gidersin?

Levent'ten Karaköy'e devam eden yarışı hangisi kazanacak?
Senaryomuz

Bir gün Levent'teki ofisinizde çalışırken arkadaşınız telefon ediyor ve size şehrin en lezzetli pizzalarını yapan Karaköy'deki Komodor'da öğle yemeği yemeyi teklif ediyor. Son dakika gelen bu teklifi kabul ediyor ve arkadaşınızı bekletmemek adına en kısa sürede Komodor'a gitmeye karar veriyorsunuz. Trafik ve park problemi yüzünden otomobille gitmeyi düşünmediniz bile... Sorumuz da tam bu sırada ortaya çıkıyor. 


Aşağıdakilerden hangisini kullanırsanız Komodor'a en kısa sürede ulaşırsınız?

A) Motor - Piaggio Beverly 350 Sport Touring ABS
B) Elektrikli Şehir İçi Aracı - Renault Twizy
C) Belediye Otobüsü
Levent'ten Komodor Karaköy'e en kısa hangisi ulaşacak?
Geçtiğimiz hafta Cumartesi günü bu sorunun cevabını aradık. Üç alternatif araçla da yukarıdaki senaryoyu gerçek hayatta oynadık, Levent'ten Karaköy'e en hızlı şekilde gitmeye çalıştık. Bir de bu yarışın videosunu hazırladık. 

Gelin, yarışı kimin kazandığını aşağıdaki eğlenceli videoyu seyrederek öğrenin. 
Evet, elektrikli Renault Twizy çok az bir farkla birinciliği kaçırdı gibi görünüyor, ama herkes tarafından açık ara en çok beğenilen model o oldu. :) Birlikte olduğum süre boyunca farklı tasarımı yüzünden Twizy'yi görüp de kafasını çeviren bir kişiye dahi rastlamadım.
Renault Twizy'yi Kullanırken Hissettiğim (Temsili)
Bu eğlenceli yarışın bir amacı da İstanbul'da otomobile alternatif ulaşım araçlarını deneyimlemekti.. Bir hafta sonumu Beverly ve Twizy ile geçirmiş biri olarak, bu araçlarla İstanbul'un tadını çok daha fazla çıkaracağınızın garantisini verebilirim. Trafik derdi yok, park yeri bulma derdi yok.. Üstüne üstlük yeterince hızlılar da. Beverly'nin yakıt tüketimi otomobillerle kıyaslanmayacak düzeyde. Twizy'nin yakıt masrafı ise neredeyse hiç yok. 
Piaggio Beverly 350 Sport Touring ABS ve elektrikli Renault Twizy yan yana.
Akselerasyon'da bu zaman kadar her otomobilin birbirinden üstün oldukları yanlarını yazdım, ancak bugün hepsinin sınıfta kaldığı bir taraflarını buldum. Konu İstanbul'da yaşam olduğunda hiçbir otomobil bu ikiliyle boy ölçüşemez :)

Piaggio Beverly 350 Sport Touring Hakkında

Piaggio Beverly, bildiğiniz iki tekerlekli motor.  Ama konforlu olanlarından.. İki kişiyi rahatlıkla ağırlayacak seleye sahip Beverly, tasarım anlamında da İtalyan genlerini son derece başarılı  bir şekilde kullanıyor. Bu arada selesinin altına iki kask da sığabiliyor. Beverly 350'de görev yapan 330cc'lik benzinli motor yaklaşık 33 beygir güç üretiyor. Bir scooterda ilk defa kullanılan ABS/ASR ise, üstün güvenlik sunuyor. Otomobillerde alıştığımız yol bilgisayarı Beverly'de yok, ama kendi hesaplarıma göre ortalama yakıt tüketiminin 3-3.5 litre/100km civarında olduğunu söyleyebilirim.
Beverly'nin yüksek konfor sunduğuna sadece ben ikna olmamışım :)
Dört günlük kullanımım boyunca Beverly'den oldukça memnun kaldığımı söyleyebilirim. Sağlam yapısı ile yüksek hızlarda da beni üzmedi.  Ayrıca, alındıktan sonra uzun yıllar sorunsuzca binilebilecek bir model olduğunu hissettirdi. Motorların trafikte takılı kalmak gibi bir derdi zaten yok. Motosikletlere biraz daha saygılı ve trafik kurallarına biraz daha uyan bir millet olsak, sokaklarımızda motor kullanmanın değeri paha biçilemez olurdu.. Özellikle İstanbul Avrupa Yakası sahil yolunda :)

6 Kasım 2014 Perşembe

Volvo XC70. Nevi Şahsına Mühnasır.

Volvo XC70 D4. Sıkıcı olmayan bir tasarıma sahip.
Volvo XC70, XC90'dan sonra Volvo model gamının en üstündeki modellerden birisi. Modellerden birisi diyorum, çünkü en tepede üç kardeş model yer alıyor: S80, V70, ve XC70. Bu üç model de temelde aynı otomobil. S80, yüksek konforu sedan karoserde sunarken, V70 bu yüksek konforu daha fonksiyonel bir pakette, stationwagon karoserde sunuyor. XC70 ise, tüm bunların üstüne bir de maceraperest karakter ekliyor. 

Küçük Gözüken Büyük Boyutlar

XC70, önceki yıllarda geçirdiği hafif makyajı saymazsak, 2007 yılından beri aynı tasarımla üretiliyor. Arkadan bakıldığında D sütünlarını kaplayan Volvo klasiği dik stoplar, otomobilin hala diri ve canlı gözükmesini sağlada da ön yüzde kırışıklıkların derinleşmeye başladığı anlayabiliyorsunuz.. (Bu arada, yukarıda bahsettiğim üç kardeş 2015-2016 döneminde yenilenecek, haberiniz olsun.) Volvo'nun ünlü köşeli "wagon" tasarımı, profilden bakıldığında net bir şekilde görülüyor. Köşeli arka tasarımın bir getirisi de yüksek bagaj hacmi. XC70'in bagaj hacmi koltuklar dik haldeyken 575 litre. Bagaj kapağı da elektrikli.
Volvo XC70 D4. Test otomobilinde standart 17 inçlik jantların yerine, opsiyonel 18 inçlik Pan Jantlar var.
XC70 için az önce V70'in(ülkemizde satışı birkaç sene önce durduruldu.) maceraperest versiyonu demiştim. Peki, bu maceraperest hava nasıl yaratılmış? Öncelikle V70, yerden biraz yükseltilmiş. Ön tampon, arka tampon, çamurluklar ve kapıların alt kısmında siyah plastik kaplamalar kullanılmış. Tum bunların üstüne "bonus" olarak test aracındaki kahverengi rengi ekleyince, ortaya sıkıcı olmaktan uzak bir tasarım çıkmış. Bu haliyle XC70'in offroad'a istekli bir görüntü sergilediğini itiraf etmeliyim. Offroadda gerçekten başarılı olması içinse, dört tekerlekten çekişli D5 AWD modelinin tercih edilmesi daha doğru olacaktır. Neyse ki, test otomobili önden çekişli D4 dizel motora sahip ve benim de Bodrum'un masmavi deniz manzarasına sahip yollarından ayrılmaya niyetim yok..
Volvo XC70 D4'ü, Bodrum'da düzenlenen Volvo Benimle lansmanı sırasında test etme imkanı buldum. 
Volvo Demek Yüksek Konfor ve Güvenlik Demek.

Yüksek konfor hissine kapılmamda XC70'in konforlu yapısının yanı sıra kuşkusuz Bodrum'un masmavi deniz manzaralı yollarının etkisi de var tabii :) Şaka bir yana, içinde olduğunuz otomobil Volvo ailesinin en tepesindeki modellerden biri olunca, ister istemez yüksek Volvo konforunu da iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Yüksek hızlara çıkıldığında dahi kabindeki sessizlik korunuyor. Konfor odaklı süspansiyonlar yollardaki bozuklukları sönümlemekte başarılı. Crossover yapısının getirdiği hafif yüksek yapı sayesinde, otomobil iniş ve binişler için ideal yükseklikte. Bu yüksek yapı aynı zamanda yola daha hakim bir görüş anlamına geliyor. Geniş cam yüzeyler ise, zaten açık renkli döşemeler kullanılan iç mekanı daha ferah ve aydınlık kılıyor. Ön ve arka koltuklarda yaşam alanı sorunsuz. 5 kişi şıkışmadan yolculuk edebiliyor.