17 Haziran 2015 Çarşamba

CX-3. Mazda'nın Yükseliş Dönemi.

Mazda CX-3 1.5 Skyaktiv-D AWD AT Power
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne giden süreçte Batı Trakya Bölgesi ve bu bölgedeki halk çok önemli bir rol oynamış, hatta tarihi dönüm noktalarına ev sahipliği yapmıştı. O zaman için Trakya Bölgesi ne kadar önemliyse, bugün Mazda CX-3 de Mazda için benzer öneme sahip. CX-3, Mazda için yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Bu yüzden, Mazda Türkiye bu özel modelin Türkiye test sürüş lansmanını Batı Trakya’daki Alexandroupoli, Yunanistan’da (Dedeağaç) yapmayı uygun görmüş.
Mazda CX-3'ün basın sürüş etkinliğinde hedefimiz Alexandroupoli, Yunanistan'dı.
Benim de hem Akselerasyon.com hem Autocar Türkiye’yi temsilen katıldığım lansman, İstanbul WOW Airport Hotel’de 9 Haziran Salı sabahı erken bir saatte buluşarak başladı.

Buluşma noktamızdan İpsala Sınır Kapısı’na çok yakın Çamlıbel Restaurant’a kadar yaklaşık 250km’lik bir yolumuz vardı. Bu güzergah için The Gate dergisinden Nehir Yılmaz ile eşleştik ve ateş kırmızısı (bir Mazda'ya en çok yakışan renk) CX-3’ümüzü yarı yarıya kullandık.
Dikiz aynasında görmeyi en çok istediğim otomobil bundan böyle resmen CX-3. Tasarımının güzelliği bence tartışmaya dahi kapalı!
CX-3 ile ilgili ilk düşüncem tasarımının ne kadar çekici olduğu yönündeydi. KODO tasarım felsefesinin son halini yansıtan CX-3 önden, uzun zamandır karnını doyuramamış ve bu yüzden son derece sinirli ve yırtıcı bir kuş edasıyla bakıyor. (Evet, aklıma ilk gelen bu!) Arka tarafdan ise, çatık stoplar ve çiftli egzos çıkışı, minik kuşumuzun yırtıcı ve sinirli görünümünü destekliyor.
Öndeki kızgın bakışlar, arkada da tam gaz sinirle devam ediyor. :)
İç mekana geçtiğinimde Mazda bu kez beni hayal kırıklığına uğratmadı. Mazda 3, 6, ve CX-5, olağanüstü dış tasarımlarına kıyasla sıkıcı sayılabilecek iç mekanlara sahip. Abilerine inat CX-3 ise, dış tasarımıyla olduğu kadar kabiniyle de beni tatmin etti. 
CX-3'ün kabini, güncel Mazda'larda kullanılan birimlere sahip olsa da tasarım olarak beni diğer Mazda'lara kıysala daha çok tatmin etti. Havalandırma kumandalarının asimetrik yapısı, kabini en çok hareketlendiren detay olarak beğenimi kazandı. (Fotoğraftaki CX-3 Power donanımında standart sunulan siyah deri döşemeye sahipti.)
Kabinde yumuşak dokunuşlu plastik malzemeye yer verilmemiş olsa da fazlaca kullanılan deri (evet, orta konsolda bile deri var.) durumu kurtarıyor. Yumuşak dokunuşlu değil dediysem de kabin kesinlikle kötü malzemelerle bezeli değil. Kötü plastik kullanılmadığını gibi hiçbir "uyduruk" düğmeye de yer verilmemiş. Ergonomik bir sorunla karşılaşmamam ve kabinin bence sıradanlıktan uzak tasarım çizgisi, iç mekanı rahatlıkla “tatmin edici” nitelendirmemi sağlıyor.
Opsiyonel beyaz deri, kabini daha ferah kılıyor. Yuvarlak havalandırma çıkışları özgün, ancak klima çift bölgeli değil. İki USB çıkışı olması uzun yolda telefonunu kim şarja takacak kavgasını engelliyor. :) Orta konsoldaki deri kullanımı ise, üst sınıf hissettiriyor. 
İç mekanda eleştirebileceğim yegane unsur, kol dayamaların eksikliği. Ne önde ne de arkada opsiyon dahilinde bile kol dayama satın alamıyorsunuz. Aynı şekilde, benim kişisel olarak aradığım özelliklerden sunroof da CX-3'de maalesef sunulmuyor. Donanım eksiği demişken, navigasyon da CX-3 ile aynı cümlede telaffuz edemeyecekleriniz arasında.  Opsiyonel beyaz deriye sahip iç mekan, sunroof ile tadından yenmezdi halbuki...

Bu arada, arka koltuklar iki kişi için yeterli rahatlığa sahip. Yüksek şaft tüneli ile otomobilin çok geniş olmayan yapısı, arka sırada ortada oturan yolcunun mutluluğuna ket vuruyor. Bagaj hacmi de 4 kişi düşünüldüğünde yeterli sayılabilir. 327 litreBose müzik sistemli donanımları (Power, Power Sense) tercih ederseniz, bagaja yerleştirilen subwoofer yüzünden bagaj hacminin 287 litreye geriledeğini unutmayın.
C sütunu siyaha boyanarak yan camların çizgisi devam ettirilmiş ve arka camla bütünleşik bir görünüm yaratılmış. Bu detayın bir benzerini Hyundai i20'den de hatırlayabilirsiniz...
CX-3, B-SUV segmentinde bulunuyor. Yani, kompakt boyutlara sahip. (4275x1756x1535mm) Yüksek olmayan cam çizgisi, kabin içini ferah kılmanın yanı sıra ön ve yan görüş açılarını da iyileştirmiş. Bu şartlar altında tahmin edebileceğiniz gibi, CX-3’ü şehir içinde kulllanmak son derece kolaylaşıyor.
En arkadaki gri Mazda CX-5: Düşün önüme bakalım. Kolay mı öyle birden gelip ailenin en "cool" otomobili olmak... :)
Km göstergesi artıp uzun yol düzenine geçince otomobili daha iyi anlamaya başladım. Süspansiyonlar çok iyi ayarlanmış. Hem yoldaki bozuklukları çok güzel sönümlüyor hem de otomobilin yol tutuşuna zarar vermiyor. CX-3 ile maksimum 170 km/h hızı gördüm. Bu hızda dahi otomobil güvensiz hissettirmiyordu. Bu hızlarda rüzgar gürültüsü haliyle kendini belli etse de genel anlamda hem motor hem yol/rüzgar yalıtımın başarılı olduğunu söyleyebilirim.

Yakıt tüketim hakkında bu yazıda bahsedebileceğim çok bir şey yok, çünkü otomobilleri cidden hızlı bir tempoda kullandık. Yakıt tüketimi de haliyle 7.5-8.0 litre/100km değerleri arasında çıktı. Bu değer ilk bakışta çok gelebilir, ancak otomobilin 4x4 olduğunu ve seyrettiğimiz hızları düşününce bence başarılı bile sayılabilir. 3-4 günlük teste almadan kesin değeri söyleyebilmek mümkün değil, ancak tahminlerim CX-3'ün İstanbul özelinde karma tüketiminin 6.5-7.0 litre/100km arasında seyredeceğini yönünde... 

6 ileri oranlı ve tork konvertörlü şanzımanın vites geçişleri hızlı. Gerçekten hızlı. Şanzımanı direksiyon arkasındaki kulakçıklarla da kontrol edebiliyorsunuz.  
Fotoğrafta net çıkan Mazda logosu, Power donanımlı bir CX-3'e ait. Logo bir cam arkasına gizlenmemiş. Radar modülü ve adaptif hız sabitleme özelliği bu modelde yok. 
Basın lansmanındaki tüm otomobiller Power ya da Power Sense donanımına sahipti. Bu iki donanım arasında dış görünüşteki tek fark, Mazda ön panjurdaki Mazda logosu. Power Sense’de logonun önünde mika gibi malzeme varken, Power Sense donanımında Mazda logosu açıkta duruyor. Bu farklılığın sebebi ise, Power Sense donanımında sunulan adaptif hız sabitleme özelliğinin radar modülünün Mazda logosunun arkasına gizlenmiş olması. Volvo, Volkswagen’de açıkta duran radarları düşününce, radar modülünü en mükemmel gizleme ödülünü Mazda tasarımcılarına veriyorum. Çok yaşa KODO!

Yazının başında da belirttiğim gibi CX-3, Mazda için gerçekten de önemli bir model. Fiyatı dahi duyurulmadan otomobil için 400 adet kapora verilmesi, CX-3’ün Türkiye’de de çok başarılı olacağının sinyallerini veriyor.

Gelelim işin en duygusal kısmına. CX-3'ün fiyatlarına. :)
  
Türkiye’ye sadece tek motor seçeneği ile satılacak olan CX-3, iki farklı aktarma seçeneği-şanzıman kombinasyonuna sahip. 4X2 önden çekişli model sadece manuel, 4x4 dört tekerlekten çekişli model sadece otomatik şanzımanla satılacak. Manuel versiyon Motion ve Reflex donanım seçeneklerine; otomatik şanzımanlı versiyon Motion, Reflex, Power ve Power Sense donanım seçeneklerine sahip olacak.

Bu haliyle CX-3’ün fiyatları 75bin800 TL ile 101bin400 TL arasında değişecek. (En düşük donanımlı  4x4, 83bin500TL'den başlıyor.) CX-3’ün opsiyon kalemleri beyaz deri döşeme (3500TL) ile metalik boya (1100TL) olarak belirlenmiş. Beyaz deri sadece, siyah derinin standart sunulduğu Power ve Power Sense donanım seviyelerinde satın alınabiliyor. Tüm donanım seviyelerinde satın alınabilen Ateş Kırmızısı rengine (bence bir Mazda'ya yakışan en güzel renk) ise, 1100TL'lik klasik metalik boya farkı yerine 1500TL vermeniz gerektiğini belirteyim. CX-3'ün tüm donanım kalemlerini incelemek isterseniz buradaki tabloya göz atabilirsiniz.

B sınıfı bir crossover için bu fiyatlar yüksek değil mi?


Bana göre CX-3'ün en boyu boyuna rakibi (hissiyat ve boyutlar olarak) Opel Mokka. Mokka ile karşılaştırıldığında bu fiyat normal kalıyor. Ancak işin içine daha büyük olan C-crossover'lardan Nissan Qashqai ve Yeni Renault Kadjar'ı kattığınızda fiyatın bir miktar yüksek kaldığını hissedebiliyorsunuz. Özellikle, Kadjar'ın da 4x4 seçeneğine sahip olduğunu hatırlatayım. İşte tam bu noktada, tercihler devreye giriyor. Farklılığa önem verenler ve otomobilini sadece bir ulaşım aracı olarak göremeyenler daha çok Mazda'yı seçecektir..


Ne yazmışsın be! "Az kısa kes yahu" diyenlere...

Bazı donanım eksiklikleri bulunsa da CX-3, bence başarılı bir model olmuş. Çapıcı, ödüllü tasarımı ve kullanımı kolay yapısı, CX-3 ile ilgili aklımda en baskın kalan özellikler. Türkiye şartlarına uygun dizel-otomatik seçeneği ve 4x4 bonusu ise, satışların yüksek olacağının en büyük garantörü. Bence de zaten olmalı..

--


Mazda Türkiye adına lansman fotoğraf çekimini gerçekleştiren Koray Erdemir'e teşekkürler.



-İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar-
Citroën C4 Cactus 1.2 e-VTi ETG5 S&S Shine detaylı test yazısı için buraya tıklayın.
Nissan Juke 1.6 CVT Special Edition detaylı test yazısı için buraya tıklayın.
Asfalt dışına çıkmaya hevesli Peugeot 2008 Active 1.6 e-HDi S&S ile Tekirdağ Bağ Rotası'ndaki bir bağ evine, Chateau Nuzun'a, keyifli bir yolculuk gerçekleştirdik. Yolculuk notlarına ulaşmak için buraya tıklayın.
Sınıf Başkanı. Renault Captur. 
Captur'un 1.5 dCi EDC dizel otomatik versiyonunun detaylı testi için buraya tıklayın.
Peugeot 3008 1.6 e-HDi ETG6 Feline ile Tekirdağ Bağ Rotası'ndaki Barbare Wines'a keyifli bir yolculuk gerçekleştirdik. Yolculuk notları için buraya tıklayın.
Nissan Qashqai 1.6 dCi X-Tronic Platinum Premium Pack'in detaylı test yazısı için buraya tıklayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın..