Ali Haydar Bozkurt, yüksek enerjisi ve etkili beden dili kullanımıyla konuşmasının hiçbir kısmında salonu sıkmadı. Konuşmasına, kendi geçmişini ve Toyota'nın tarihini anlatarak başladı. Kendi kariyerinden bahsetti. O günkü konuşmasının, üniversitelerde yaptığı 30. konuşma olduğunu söyledi ve ilk üniversite konuşmasını da Yedidepe Üniversitesi'nde yaptığını dile getirdi. Toyota'nın Türkiye'de bügünlere gelmesinde önemli bir paya sahip olan Özdemir Sabancı'yı ve vizyonunu anmadan geçmedi. Bir Japon ile iş yapmaya başlamak için minimum 30 yıl gerektiğini söyledi. Toyota'nın Türkiye'ye girme sürecinde de bu durumun etkili olduğunu anlattı.
Konuşmasının sonlarına doğru imgelerden bahsetti. Kitap okumanın imge oluşturmadaki önemini anlattı ve insan zihninde imge oluşturabilmenin hayat başarısındaki önemini çokca vurguladı. Dinlenilen bir müziğin yada duyulan bir kokunun yıllar boyu unutulmayacağınını belirtti. Bu konu için Toyota'da direk uygulanan bir projeyi, söz ve bestesi Nil Karaibrahimgil'e ait olan "Çıkarım senle her yola. Toyota" reklam filmi müziğini, örnek olarak gösterdi. Şarkının kısa bir bölümünü dinletip, salona şarkıyı bilip bilmediğini sorduğunda salonda bu şarkıyı bilmeyen kimsenin olmadığını gördük. Bu da müziğin kolay kolay unutulmayacağı kanısını destekledi.
Ali Bey sahnedeyken yaşanan tek teknik problem kemerine takılı olan mikrofon aparatının yere düşüp parçalarının saçılmasıydı. Bu beklenmeyen durum karşısında; Ali Bey'in, dağılan parçaları işaret edip, Toyota'nın sağlamlığına gönderme yaparak, "Toyota gibi değil(!)" demesi sunumda beni en etkileyen anlardan biriydi. Bu denli küçük ve spontan bir problemi bile kendi lehine çevirmesi, Ali Bey'in profesyonelliğinin ve zekasının bir yansıması olsa gerek.
Yeditepe Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Klübü'ne organizasyon için, Ali Haydar Bozkurt'a ise konuşması ile verdiği ilham ve motivasyon için teşekkür ederim.
"Çıkarım senle her yola. Toyota" reklamı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın..